- Anneanneniz babanızdan sonra ne kadar yaşadı?
- Babamdan 10 sene sonra öldü. Öldüğünde 100'e yakındı. Birileri diyor ki, o yaşını küçültmüştür, daha büyüktür. (Gülüyor) Anneannem hem titizdi hem de parayı çok severdi. Bana hep derdi ki, 'İnan bana ikisini de biliyorum, zengin olmak daha iyidir.' (kahkahalar) Onun için zengin kocalara gideyim istedi ve beni hep idare etti.
- Bundan sonra hayat hikâyenize devam edecek misiniz?
- Hayır, hayatımı tekrardan yazmayacağım, eteğimdeki taşları bu iki kitapla döktüm. Bundan sonra araya doğrudürüst, bir-iki roman sokmak istiyorum. Ondan sonra hayatımdaki çok komik mesleki olayları yazayım diye düşünüyorum. Mesela bir Çin gezim var, sinemacılık yıllarında yaşadıklarım var. Türkiye komik bir memleket, hiçbir yerde başınıza gelmeyecek şeyler burada başınıza gelebilir.
- Bir de kitabınızda 'kolejli olma' ruhunu gayet ayrıntılı anlatmışsınız.
- Kolej, o zaman çok güzel bir okuldu. Orada her çocuk bir birey olurdu ve bütün diğer okullardaki arkadaşlarımız bize özenirdi. Öğretmenler bizi doğru söylemeye ve inandırıcı olmaya yönlendirirdi. Biz doğruyu söylersek her şeyin doğru olacağı formasyonuyla büyüdük. Amerikan eğitimini Kolej'deyken severdim, ama artık ABD'yi sevmiyorum, birçok Avrupa ülkesini de. Bir tek İngilizleri severim. Şimdi yavaş yavaş doğuyu keşfediyorum, dünya Batı'dan ibaret değil.
- Keşke Türkiye elitleri de sizin gibi düşünebilse...
- Onlar da benim yaşıma gelince öğrenecekler elbette.