- Kendi kendimizi tedavi etmeyi, iyileştirmeyi nasıl öğreneceğiz söyler misiniz?
- Kızılderiliye soruyorlar, 'Neden topraklarınızı bizimle paylaşmıyorsunuz?' diye... O da diyor ki; siz toprağı sevmiyorsunuz çünkü onunla iletişim kurmuyorsunuz. İletişim kurmadığınız şeyi anlamazsınız, anlamadığınız şeye saygı duymazsınız, saygı duymadığınız şeyi sevemezsiniz! Bizim de bedenimizle ilişkimiz aynı. Bir yerimiz ağrıdığında sadece o ağrı gitsin istiyoruz. Oysa önemli olan, bedenlerimizle barışmak...
DÜŞÜNCE GÜCÜNÜ AKTİVE ETMEK
- Tamam da, 'canım bedenim' diye kendini severek olmayacak bu! Nasıl olacak?
- Tamam (gülüyor). Birincisi iyileşebileceğinin farkında olmak, buna inanmak gerek. İkincisi, enerji. Bu da çok işe yarıyor. İnsanlar iyileşebileceklerini, bedenlerinde bu yeteneğin olduğunu, bunun doğaüstü olmadığını görüyor. Çok ciddi bir farkındalık değişimi oluyor.
- Nasıl?
- İnsanlar beyin dalgalarını düşürmeyi ve düşünce gücünü aktive etmeyi öğrenebilir. Zihinlerinde yarattıkları bazı şeylere dokunabilmeye, birbirlerinin bedenlerine dokunmadan birbirlerini hissedebilmeye, rahatsız kısımların titreşimlerindeki farkları görebilmeye, beyin dalgaları arasındaki seyahate, bazı meditasyonlara varan bir yolculuğa çıkabilirler. Bu yolculukta da insanlar tabii ki değişiyor.
- Değişiyor derken?
- Mesela, 40 senedir alerjik astımlı 60 yaşlarında biri, bu dönemi hiçbir şekilde ilaç kullanmadan son derece rahat geçirdi. Kimi insanların kanserlerinde iyileşme oluyor, kiminin fiziğinde. Çünkü insanlar iyi hissettikçe bu fiziklerine de yansıyor.
AĞIR HASTALIK YAŞAMAM
- Siz hiç hasta olmuyor musunuz?
- Olabiliyorum ama ağır bir hastalık yaşamıyorum. Benim dokuz-on senedir hiçbir hastanede sağlık kaydım yok mesela. Bedenimin ufacık uyarısından bir şeyleri çözümleyebiliyorum. Mesela o gün çok yorgunum, belim ağrımaya başladı, 'Metin çok yordun kendini, sırt kaslarını güçlendir, duruşunu düzelt, giydiğin ayakkabıya dikkat et,' diyorum, hemen düzeltiyorum.
KISKANÇLIĞI TETİKLEYEN NE?
Tohum düşünce dediğimiz bir kavram var. Yani üstteki düşünceleri tetikleyen alttaki düşünce. Diyelim kıskançsınız; aslında burada bir tohum var. Siz o insanın gideceğinden korkuyorsunuzdur. Buradaki tohum düşünce, kaybetme korkusudur. Veya kontrolcülük... Bir şeylerin uzun vadede senin hayrına olmayabileceği korkusu vardır. Kontrolcülüğün tohum düşüncesi öfke ya da korkudan kaynaklanır.
MEDİTASYONLA AĞLATIYORUM
Kursun ikinci dersinde büyük meditasyonla ağlatıyorum insanları. Ama hüngür hüngür yüzleşme değil, kendi güçlerine uyanış gibi. Bilinç ve deneyim hayata çok şey katar. Mesela herkes bilir pozitif düşüncenin iyi olduğunu ama biz bunu kanıtlıyoruz! Her şeyi ayakları yere basacak şekilde anlattığınızda insanlar ikna oluyor. İnanç değil bu; bunun evrenin yaradılışı, kuantum fiziği ve insan doğasının ürünü olduğunu görüyorlar....