Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ÖNCEL ÖZİÇER

Seviyeli rezillikler

Ayrıldıkları insana binbir hakaretle saldıranlar, asıl bunu yaptıklarında 'en büyük kaybeden' unvanını aldıklarını ne zaman anlayacaklar acaba? Boğazın dokuz boğum olduğunu unutanlar, gidesi gelene ısrarla kal deyip, bunu başaramayınca da birer kudurmuş boğaya dönüşenler. Aşka, sevgiye büyüüüük ayıp edenler. Aynı yastığa baş koyup, hatta aşklarının meyvesini de oluşturup, iyi günü kötü günü beraberce harcayıp, bir zamanlar yayıla yayıla uyudukları sevgilinin koynunda, birdenbire tıslayan yılana dönüşenler. Kardeşim o zaman size demezler mi, "Eee hani ondan daha prensesi, daha kralı bu dünyada?" Yere göğe koyamıyordunuz ya! Ama işler sarpa sarıp taraflardan biri havlu atmaya karar verince birden toz duman oluyor ortalık. Al işte Sibel Can mesela. Sulhi Beyciği'yle ilk evlendiği zamanları hatırlayınız. Hani Hakan Ural'la evliyken, Sulhi Beyi'yle yaşadığı yasak ilişki ortaya çıkınca apar topar evlenmiş (yoksa niyeti yoktu yani ayrılmaya, Karahan Çantay falan, idare edip gidiyordu kadın!) Sulhi Beyciği'ni hepimizin gözüne gözüne nasıl da sokmuştu. Yüzündeki o her daim yapışık duran sahte gülen gözler maskesiyle "Ahhh Sulhi Beyciğim öyle efendi adam, öyle sevecen bir baba ki, kadınlığımı anca şimdi hissediyorum inanınız," açıklamalarıyla, eski kocanın erkekliğine de halel getirmekte sakınca görmüyordu. Yıllarca dinledik Sulhi Beyciği'nin ne muhterem bir zat olduğunu. Çocuklarına nasıl birinci el babalık yaptığını, aile olmanın erdemlerini öğrettiğini vs. Şimdi ise Sulhi Beyciği'nden ayrılıyor ya, kalktı basına "Miami dönüşü eve gelince büyük şok yaşadım, ama ne gördüğümü söylemem, bu sır benimle mezara giedecek," dedi. Gazeteciler "Sulhi Beyciği'nizi bir kadınla mı yakaladınız?" diye sorunca da '"Yok kadın değildi," gibi son derece sert bir yanıt verdi. Adamı düşürdüğü duruma bakar mısınız? Çocuğun babası için akıllara "Acaba i.ne mi?" sorusunu getirmekten imtina etmiyor yani kadın. Hay, ben senin intikamını yiyim! Gidenin ardından ayıbın daniskasını yapanlardan biri de Nurettin Hasman çıktı. İkoncan sevgilisi Eda Taşpınar, gönlünü sörf hocası Bora Kozanoğlu'na kaptırıp bir de evleneceğini duyurunca, açmış ağzını yummuş gözünü Nurettin Amca: "İffetsiz bir kadınmış, kandırılmışım. Herkes kandırıldı. Bundan sonra bu kadınla beni yan yana yazmayın da koymayın da. Ortaçağ'da olsa Eda'yı yakarlar, taşlarlardı. İnsanın şerefli ve iffetli olması lazım. Boya döküldü sıva çıktı ortaya, şerefsizmiş. Bu yaşta bir şey daha öğrenmiş olduk," demiş. Eeee sen onu yıllar önce arkadaşının kızıyla sevgili olduğunda düşünecektin amca bey. Aradan yıllar geçmiş, seninkiler iyice pişmaniye olmuş, yanındaki taşşşş hatunun gözü kendi yaşıtı bir başka taşşşşa kayıvermişse, artık buna oturup da üzülmeyeceksin, sinirlenmeyeceksin! Di mi ama? Hele senin gibi olgunnn bir erkeğe, tam yedi yıllık sevgilisi için bu kadar ağır hakaretler saydırmak yakışıyor mu? Üstelik senin de kız evladın var. Hatta galiba iki tane var. Yarın öbür gün onlardan biri senin arkadaşlarından birine gönül verse, yedi yıl aradan sonra da ayrılmak istese, senin arkadaş da "Bu Nurettin'in kızı var ya, zaten iffetsizin tekiydi, kandırdı beni," dese, ne kadar ağır gelir bir düşün bakalım. Gerçi hoş, şimdi burada oturup Eda'yı savunacak halim yok. Ben Türkiye'de minik bir İstanbul grubunun Pompei'nin son günlerini yaşadıklarını her zaman savunurum. O güruhta kimsenin elle tutulacak, savunulacak bir tarafı yok yani. Amaaan bu yazıyı neden yazdım ki zaten?!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA