Türkiye'nin en iyi haber sitesi
METİN SEVER

Pankartın solundan tutulmaz

Ruhi Su, ne güzel söylerdi: "Ellerinde pankartlar/gidiyor bu çocuklar/Kalkın ayağa, kalkın". Pankartlar bir kuşak için unutulmayan çocukluk arkadaşı gibidir. Yazması güzeldir. Asması daha da güzel. Ehil ellerde değilse taşıması zordur. Bezde delikler açmazsan rüzgâr dolar içine. Bazen işkencehanelerde gözbağı olduğu da görülmüştür. Bombalısı da vardır, bombasızı da. Küçük İskender'in "Yokluğun hayatıma asılı bombalı pankart" dizesi bu yüzdendir. Yani belalı bir aşk gibidir. İnsanın yüreğini de yakar, hayatını da. Çünkü pankartlar hep bir isyanın, itirazın işaretidir. Devlet büyükleri de itirazdan hoşlanmaz. Pankartı kafanda paralar. Siirtli Vesile Tadik'in başına gelen de bundan gayrısı değildir. 49 yaşındaki altı çocuklu Vesile, okuma yazması olmadığı halde taşıdığı pankart yüzünden ceza aldı. Tam yedi yıl. Vicdan sahibi isen "Nasıl oluyor?" diye şaşarsın. Bir yandan da nasıl olduğunu bilirsin. Vesile, vatandaşı değil devleti önemseyen bir yargıca denk gelmiştir. Bu yargıç bilir ki; Vesile'nin elinde taşıdığı sadece pankart değildir. Yüreğidir. Bu yüzden pankarta ne yazdığını bilip bilmediğini önemsemez. Ceza, Vesile'nin isyan eden yüreğinedir. Geçen hafta ise Diyarbakır'da aynı pankartın sağ sopasını tutan Hayrettin Teğin 10 ay, sol sopasını tutan Selahattin Erden yedi yıl ceza aldı. Tek pankart, iki ayrı mahkeme, iki farkı ceza. Herkes yine haklı olarak sordu: "Bu nasıl adalet?" Oysa şaşıracak bir şey yok. Burada da Selahattin'in şansızlığı bir 'devlet yargıcına' denk gelmesi. İronik bir dille anlatırsak. Selahattin'in günahı, pankartın 'solunda' durmasıydı! Çünkü bu ülkede solda durmak her zaman tehlikelidir! 'Devletin hakimleri', 'bölücü' içeriği olan bir pankartın solunda durmanın, çifte kavrulmuş suç olduğunu görecek kadar uyanıktır! 'Sol' sözcüğünü duydukları anda kırmızı görmüş boğa gibi olabilecek tarihsel 'birikime', sahiptirler.

"SAKINCALI PİYADE"
12 Mart 1971 muhtırası döneminde bir kalem erbabı olan rahmetli Uğur Mumcu bile ellerinden kurtulamamıştı. Mumcu, bir Kars türküsünde geçen "soldan sağa salla bayrağı düşman üstüne" sözlerini yazısında kullanınca hapsi boyladı. Kül yutmaz askeri savcılar, Mumcu'nun niyetini 'şıp' diye anlayıverdi! Mumcu, Sakıncalı Piyade kitabında bu garabeti şöyle anlatır: "Suç büyüktü. Bir halk türküsünü yazıda anarak komünistlik yapılmıştı. Koskoca savcı kaçırır mıydı bunu. 'Soldan sağa salla bayrağı düşman üstüne.' Savcı uzun araştırmalardan sonra bu sözde komünizm propagandası olduğunu saptamıştı: 'Komünist düzenin getirilmesinde bayrağın soldan sağa düşman üstüne sallanacağı belirtilmektedir.' Düşman kim? Burjuvazi. Bayrağı sallayan kim? Proletarya. Nasıl sallıyorlar? Soldan sağa." Aynı günlerde Mumcu'ya bir dava daha açıldı. Çünkü Mumcu, "ordu uyanık olmalıdır," diye yazmıştı. Bilirkişi 'devlet kapısı' gibi rapor yazdı: "Türk ordusu zaten uyanıktır, 'ordu uyanık olmalı' demek Türk ordusunun uyanık olmadığını söylemek anlamına gelir!" Yani bu devletin elinin altında çok sayıda 'uyanık adam' vardır. Bunlar öküz altında buzağı değil timsah bile ararlar! Ama iş Şemdinli davasına gelince değişir. Söz konusu Büyükanıt'ın 'iyi çocukları' olunca 'şak diye selam durulur. Savcı Ferhat Sarıkaya'ya ise serbest atış, 'çakılır.' Söz konusu Genelkurmay'da brifing olursa koşa koşa gidilir. 'Şak' diye hazır ola geçilir. Sıra Kürt bebeye gelince serbest atış, 'çakılır.' 12 Eylül darbe hukukuyla ülke yönetmekten beis duyulmaz. Ama Evren'in yargılanmasını isteyen savcı meslekten men edilir. Anlayacağınız bu bir 'şak-çak' hukukudur. HSYK'nın yapısının değişmesine direncin sırrı da burada yatar. Sakıncalı Piyade'de bir hikâye vardır: "O günlerdeki aramalarda bir sıkıyönetim görevlisi bir kitapta 'v.i. Lenin' biçiminde yazılan Lenin'in adını görünce askere seslenir: 'Yaz oğlum, altıncı Lenin!" Yedinci, sekizinci Lenin çıkmadan bu çarkın dönüşmesini dileyelim. Sizi bilmem ama ben yazıya nokta koyup, Sabahat Akkiraz'dan bir türkü dinleyeceğim: "Sağ yanımda yaram var/ sol yana dönder beni."

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA