Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ÖNCEL ÖZİÇER

Ege kasabasında İngiltere havası

Havalar dışarı çıkmaya, manita askerde olduğu için, benim gönlüm de onsuz seyahate gitmeye müsait olmayınca; kendimi evde film-dizi-kitap üçlüsüne adadım. Aslında normal şartlarda; benim Mart sonu itibariyle sadece uyumak için kapalı bir ortama girmem gerekirdi.

AYLARDIR YAĞMUR YAĞIYOR
Çünkü İzmir'de yılın 12 ayı sokakta yenir, sokakta içilir, sokakta yaşanır tamam ama baharının tadı da bir başkadır hani.
Bir de yine her Nisan sonu, mayıs başı, illa bir yerlere uçmam, özellikle de güneye inmem ve yolda yılın ilk leyleğini havada gördüğümde; hep aynı şapşal coşkuyla sevinmem lazımdı.
Ama işte bulutuna yandığımın havası bir türlü düzelmek bilmiyor ki... Sanki İngiltere'de yaşıyorum, suyundan da koyayım. Aylardır yağıyor yağmur, çakıyor şimşek...
Kendimi bildim bileli her Nisan sonu deniz sezonunu çoktaaan açmış ve 'malign melanom'a inat güneşin altında kara bir marsığa dönmüşümdür.
Ama an itibarıyle vaziyetim; üstümde kat kat hırka, hâlâ şömine yakıyorum.
Bu arada artık o kadar gına geldi ki; şu şömine olayı da ne eskisi gibi romantik duygular yaratıyor bende, ne de Heidi'nin dedesinin kızarttığı peynirleri hatırlatıyor.
Seneye her Türk insanı gibi ben de kendisini çiçeklik, mumluk vs. olarak kullanmayı düşünüyorum.
Oduncu ablayı da görecek gözüm yok zaten! (Evet, Alaçatı o kadar dişi bir kasabadır ki, oduncusu bile kadındır!)

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA