Bak işte bu yozlaşma.
Bu, yozlaşmanın şahı hatta!
Öyle televizyonda kadehi, sigarayı, öpüşme sahnesini buzlamakla kurtulmuyor memleketin namusu, şerefi...
Ne idüğü belirsiz bir kanalda, ne idüğü belirsiz bir evlilik programından yapılan alıntı dolaşıyor bugünlerde internette.
Car car çığlıklar atarak programı sunan (!) bir kadın var ortada...
Bir de işte malum sıra sıra dizilip 'Yok mu bizi seven?' diye bekleyen evlilik adayları.
Sonra bir erkek izleyici, telefonla yayına bağlanıyor ve yine erkek adaylardan birine talip olduğunu söylüyor. Büyük ihtimalle ortada bir tezgah dönüyor!

DUYAN GEVŞEDİ!
Şu an olduğu gibi, program konuşulsun, görüntüler internete düşsün, ses getirsin, kanal ve program sahipleri, kelebek ömürlü bir şöhretin tadını çıkarsın diye...
Çünkü telefondaki adamın konuşmaları hiç inandırıcı değil ama gel gör ki, adayların ağzının suyu akıyor... Çünkü adam gay olduğunu, daha önce Hollanda'da yine bir erkekle evlilik yaptığını söyledikten sonra, başlıyor mal varlığını sıralamaya:
Ayda 150 bin dolar gelir, toplamda bankada 10 milyon dolar nakit para, evler, arabalar, yatlar, atlar... İşte tam da burada, bu tür programları, parayla seks yapılan yerlere benzetenleri haklı çıkaracak bir ortam oluşuyor.
Programın sunucusu dahil stüdyodaki kadın- erkek herkes paraları duyunca pek bir gevşiyor.
Kadınlardan biri "Gay olması fark etmez, gelsin bana, ben evleneyim onunla" diyor.

'BENİ SEÇ' KAVGASI
Şimdi o işte de nasıldır; 'objeyi' görürsün beğenirsin ve o da seninle ancak istediği bedeli ödersen beraber olur, iki taraf da bu ticaretten mutlu ayrılır, değil mi? Eee o zaman, burada gördüklerimizin ne farkı kalıyor, bu alan-veren razı ilişkisinden peki?
Karşıdan görüyorsun, beğeniyorsun, "Gel, bak bende para var" diyorsun.
Paranın ucunu görenler, birbirini ezip 'beni seç, beni seç' diye kavgaya tutuşuyorlar ve alacağını alıyorsun.
Beyaz cam 'kârhanesine' hoşgeldiniz!
Siz hâlâ sigarayla, öpücüğe kafayı takın... En masum öpüşmeyi bile buzlayın falan öyle...