Aslında yukarıdaki ve bu yazının esin kaynağı, Bianet'e konuşan "Çarklardaki Kum: Vicdani Ret" kitabının Özgür Heval Çınar ile ortak yazarı Coşkun Üsterci...
Ben de "Asker toplumuz" söyleminin gerçeği yansıtmadığını düşünüyorum. Üsterci ise bunu tarihi gerçeklerle ortaya koyuyor:
"Asker toplumuz... Her Türk asker doğar gibi söylemler sadece uydurulmuş mitlerdir. Bu söylemlerin kaynağı, Prusya Almanya'sı. Türkiye'ye de buraya gelen Alman subaylar aracılığı ile geçti. Cumhuriyet döneminde de ulus devlet yaratılırken bu mit bütün topluma empoze edildi, böylelikle bu mite herkes inanır hale geldi."

ÇEKİCİ GELMİYOR
"I. Dünya Savaşı sırasında Avrupa'da asker kaçaklarının sayısı yüzde 2'lerdeyken, bu oran Osmanlı ordusunda yüzde 20'lere kadar çıkıyordu. Bütün bu belirtiler, aslında her Türk'ün asker doğmadığını, bunun bir mit olduğunu gösteriyor." (Tabii Osmanlı İmparatorluğu açısından dönemin ağır şartlarını da değerlendirmek gerekiyor!)
"ABD gibi profesyonel ordunun olduğu ülkelerde de zaman zaman orduya insan bulmakta güçlük çekiyorlar. Mesela ABD'de Hispanik göçmenlere "Orduya girerseniz vatandaşlık hakkı vereceğiz" gibi vaatleri olmuştu. Çünkü ABD vatandaşları askere gitmek istemiyordu."
"Böyle olmasının nedeni milletlerden ziyade askerliğin kendisinin çekici bir şey olmamasından kaynaklanıyor. Bunu da mevcut askerden kaçanlardan, bedelli yapmak isteyenlerden, maaş karşılığı bile olsa profesyonel ordulara katılmak istemeyenler, vicdani retçilerden görüyoruz."
Kısacası Üsterci'nin de belirttiği gibi askerlik insanlar için çekici değil. Bedelli yaşı 30'dan aşağılara indirilseydi bu yasadan yararlanacakların sayısı bir milyonu geçecekmiş.
Hep yalanlarla, efsanelerle büyütüldük. Neyse ki, mitlerin deşifre edildiği bir dönemden geçiyoruz. Umarım bir daha kimse "Her Türk asker doğar" lafını kullanmaz.
Aslında denemesi bedava! Avrupa'daki gibi vicdani ret uygulansın, siz o zaman görün cümbüşü!