Bunlardan sanatçı filan olmazmış, yalakalığın kitabını yazıyormuş, sanatçı dediğin bu kadar yalaka olmazmış, sanatın bu kadar alçaldığı başka bir durum var mıymış, insan dinlerken utanıyormuş... T.C. superanchor'ı, superstar'ına yükleniyor. Konserini izleyen Egemen Bağış'a methiyeler düzünce Ajda Pekkan, bugüne kadar çağdaşlığı onunla tanımlamış kesim tarafından taşlanmanın da yolunu yapmış oluyor. Kafalar öyle sağlam biçimde betonarme, yüzdeki alçı beyne de öyle güzel sirayet etmiş ki, Ajda Pekkan'ın onca kelime icadını, aforizmasını duymuş, dediklerinin bazen hiç de asıl kastettiğinin teminatı sayılamayacağını görmüş olmak da fayda etmiyor demek. Konuşamaz, bunu sanki bilmiyor muyuz? Estetikleri ve daimi gençliğiyse bir numaralı hasleti, ikincisi de bu değil mi? "Size canımızı vermeye hazırız"da ayarı kaçmış diyenlere, Sezen Aksu'yu ağırladığı o unutulmaz TV programını hatırlatmak lazım. Bir programa kaç 'canım' sığar? Kaç 'canımız'? Ajda Pekkan'ın Egemen Bağış'la ilgili en unutamadığı sahne herhalde Bono'yla yaptığı Boğaz Köprüsü gezmesidir. Eşi Beyhan Bağış'ın gardırobunu da beğeniyordur kesin! Onun ötesinde bir ideolojik yakınlık Ajda'yı yorar. Çağdaş, modern, laik, Atatürkçü, Kemalist yetkililere seslenmek isterim: Ajda'yla uğraşacağınıza evladınız Çelik'i kurtarın! Çelik, Bostancı'daki bir barda, yemek + içki 35 TL'ye sahne alıyor! Atatürk'ün kemikleri bu defa sahiden sızlıyor olabilir.