Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HASAN BÜLENT KAHRAMAN

Platonik aşkın internet hali

New York Times'ın ekindeki bir yazıya göre internet, aşk pazarını epey değiştirmiş durumda. İnternet ortamında platonik aşk ilanlarının artması, çağdaş dünyanın insanının yalnız mı yalnız olduğunu gösteriyor

Daha yaz gelmeden magazin basını 'yaz aşklarını' anlatmaya koyuluyor. Birçoğu yapay olan ve 'tribünlere oynamak', şahısların adlarından söz ettirmeleri manasına gelen bu aşklar elan 'bütün hızıyla' devam ediyor. Ama şurası bir gerçek ki, yaz biraz da hızlı başlayıp hızlı biten aşklar, bazı ufak tefek 'romanslar' demek. Mevsimin letafetinden midir, yoksa gecelerin sıcaklığından mıdır, bilmem, oldum bittim yaz ve aşk birbirini tamamlayan, birbirine yakışan iki kavram olarak bir arada yaşayıp giderler. Ben hem kış insanı olduğumdan hem aşka inanmadığımdan bunları duyduğumda gülüp geçerim. En nihayet aşk dediğimiz kurulmuş, icat edilmiş bir şeydir. Birçok kere yazdım. Batı, aşkı, Rönesans'la birlikte adım adım işleyerek oluşturmuştur. Doğu'da daha farklı ve kendiliğinden olmasına karşın Batı'da aşk basbayağı 'biçimlendirilmiş'tir ve her dönemde ayrı anlam ve tarzlar taşımıştır. Saray, bu işin gelişmesinde rol oynayan ikinci bir kaynaktır. Fransız romanının çoğu eleştirmenlerce Madame de la Fayette'in kopkoyu ve karmaşık bir aşk romanı olan 1678 tarihli (dikkatinizi çekerim) Princesse de Cleves'i ile başlatılması bir tesadüf değildir. Olmadığı gibi bu kitap, her ne hikmetse, bizde Galatasaray Lisesi'nde ve Fransa'da birçok orta dereceli okulda adeta bir ders kitabı olarak okutulur. Aynı şekilde benim hayatımdaki en etkileyici romanlardan birisi olan (Nurullah Ataç çevirisiyle) Choderlos de Laclos'nun 1782 tarihli (dikkatinizi çekerim) Tehlikeli İlişkiler kitabının da gene sorunlu bir aşk romanı olarak 'kurucu' bir kitap sayılmasının üstünde durmak gerekir. Onlardan sonra da farklı aşk tarzlarını anlatan sayısız roman yazılmıştır. Onlara bağlı olarak sayısız aşk kategorisi tanımlanmıştır.

AŞK, BU COĞRAFYADA YOKLUKLA MÜMKÜN
Doğu'da ise aşk bütün bütüne bir çılgınlık işidir ve Batı'da bir varlıkla oluşmasına karşılık öteki coğrafyada aşkın ortaya çıkması ancak bir yoklukla mümkündür. Leyla ile Mecnun
'u, Kerem ile Aslı'yı hatırlayanlar ne söylemek istediğimi de anlayacaktır. Gene bizim Divan edebiyatında her birisi derya deniz o gazellerin olmayan, erişilmeyen, kavuşulmayan bir sevgili için söylendiğini unutmak kabil mi? Şimdi Romeo ve Juliet'i hatırlayıp içinden, "Bu ne?" diyenler olabilir, ama o bile ne kadar farklıdır. Neyse maksadım eski aşkların üstünden gitmek, unutulmuş hafıza kuytularından aşk numuneleri çıkarmak değil. Ben asıl şimdiki zaman aşklarıyla ilgiliyim. Onları merak ediyorum. Çevremdeki insanlara, bilhassa gençlere baktığımda bu yeni aşk 'modelleri' daha fazla ilgimi çekiyor. Zaman aşkın yapısını eni konu değiştiriyor. Eski aşkla 1960'lardan sonra ortaya çıkan aşklar arasındaki en önemli fark, birisinin daha platonik diğerinin daha cinsel tonlar taşıması. Zaten içinde yaşadığımız dünyada cinsellik içermeyen bir bardak su bile yok. Aşkın da tensel olması benim 'erotik dünya' dediğim şu dünyada kaçınılmaz. Üstelik cinsellik de artık tek boyutlu değil. Onun da 40 çeşidi var. Her birisi için kurulmuş ayrı bir hayat ve adeta 'altyapı' bulunuyor. Gene de bu dünyada işlerin ne kadar değiştiğini internet denen 'olayı' düşünmeden anlamak olanaksız. Orası başlı başına bir evren ve öyle anlaşılıyor ki, git gide gelişen bu uzay bizim küçük dünyamızdan çok daha fazlasını kapsıyor. Bin türlü katkısının, yararının, işlevinin ve anlamının yanı sıra internet benim için farklılıkların, çeşitliliklerin de olanca zenginliğiyle yaşanması için verdiği imkân ve fırsatlarla ayrı bir özellik içeriyor. Gündelik hayatın tıkanıklıkları ve kısıtlamaları içinde çeşitli engellerle karşılaşan, farklı bir hayat kurma kaygısı içindeki insanlar o sanal dünyada gidebildikleri yere kadar gidiyorlar. Hiç öyle yabana atılacak, küçümsenecek bir şey değil bu. Tahayyül dahi edemediğimiz birçok hayat, orada kurulup bozuluyor. Aşk konusunda da öyle. Geçenlerde New York Times'ın ekinde bir yazıda okudum. İnternet aşk 'pazarını' epey değiştirmiş durumda. Kendisine eş arayanların interneti kullanmasından daha doğal bir şey olamaz. Bu eşlerin farklı tercihlere yönelik olmasında da şaşacak bir şey yok. Ama düpedüz aşk arayanlar ne yapıyor? Yazı bunu ele alıyordu.

PLATONİK AŞK
İçine cinsellik karıştırmayan aşka platonik aşk diyoruz. Platon idealar, düşünceler dünyasını reel dünyadan daha fazla öne çıkardığından gerçekliğin de bir anlamda imgesel olduğunu öne sürüp gerçek aşkın mükemmel bir imgeye, bir ebedi, Tanrısal varlığa dönük olmasını savunuyordu ki, bizde de çok vurgulanmış ilahi aşk tamı tamına platonik aşktır. Zamanla bu anlam biraz kaymış ve iki insan arasında tensel, cinsel olmayan aşka verilen sıfat/ad olmuş. İnternet dünyası bu alanda da imkânlar sunuyor. Yazı, benim de kendime ev falan ararken çok sık başvurduğum Craigslist'i hedef alarak bir inceleme yapıyor ve o mecrada platonik aşk ilanı çıkaranları irdeliyor. Neler yok neler... Bazıları sadece yanında tiyatroya gidecek bir arkadaş arıyor ve "Bundan karımın da haberi olacak," diyor, bazıları, "Bana sadece bir bardak şarap ısmarlaması şartıyla herkesin her şeyini dinlemeye hazırım," diyor, bazıları "Ben istediği kadar şarap ısmarlayayım tek beni dinlesin," diyor, ötekiler "Bana en sevdiği mağazayı göstersin, oradan kendisine hediye alayım ama şu oturduğum mahalleyi enine boyuna onunla arşınlayayım," diyor, bir diğeri "Birlikte havuzda yüzelim başka bir şey istemem" diyor! Nedir bunlar? Sonradan ben de, hiç adetim olmadığı halde, girip şöyle bir göz attım ki, sonuç ayan beyan ortada: Çağdaş dünyanın insanı yalnız mı yalnız. Şu internet bir vaha, bir cennet, insanların artık çok fazla oynayacak, zaman öldürecek oyuncağı var ama "İnsan, insanın ilacı," lafı çok doğru. Konuşacak, dertleşecek birisi olmayınca yanında, yakınında, insanlar bunalıyor. İki lafın belini kıracak birisini bulmak için her yola başvuruyor. Platonik aşkın tarifi de bugün o: Konuşacak birisi. Bugün hâlâ o karşılıklı oturup konuşacak, bir şeyler bölüşecek veya birleştirecek sevgili eksik insanların hayatında. Yazık ama gerçek! Yaz aşkı bulanları kutlarız, devam etsinler, aşklarının kıymetini bilsinler ama unutmasınlar ki, asl'olan sözdür, sohbettir. O varsa aşk da vardır. Belki bazıları bazı aşklarda karşıdakinin yerine de konuşur ama o bile bir şeydir. Hiç değilse insanı platonik aşk derdine düşmekten kurtarır. Üstelik Türkiye, Amerika kadar anlayışlı bir ülke de değil...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA