Türkiye'nin en iyi haber sitesi
METİN SEVER

Toplumlar ikiye ayrılır: Yüz sürenler ve yüzleşenler

İki haftalık Almanya muhabbetinin son demindeyiz.
"Geçti muhabbet demi, ağla gönül, yan gönül," dese de şarkı....
Ağlamadan, sakız gibi uzatmadan tadında bırakalım.
Sevgili Mithat Sancar, Taraf'taki yazısında Alexander ve Margarete Mitscherlich'in Yas Tutma Yeteneksizliği isimli kitabına dikkat çekti. Taaa 1967'den 'gelme' bir kitap.
Kitap, Alman toplumunun Yahudi Soykırımı'yla hesaplaşma konusunda yaşadığı savrulma ve sarsılmaların başlıca sebeplerinden birinin 'yas tutma yeteneksizliği' olduğunu anlatıyor.
'Yas tutma yeteneksizliği.' Siz isterseniz, 'yüzleşememe yeteneksizliği' de diyebilirsiniz.
Çünkü yas tutabilmek için once yüzleşmek gerekir.
Sancar'ın dediği gibi: "Yas tutmanın ön şartı bir varlığın yok olmasını/edilmesini bir kayıp olarak kabul etmektir..."

***
Berlin Kreuzberg Müzesi'nde 'Almanya'nın önündeki iki önemli ödev: Aşırı sağcılıkla mücadele ve tarihle yüzleşme' başlıklı bir konuşma yapan gazeteci Eberhard Seidel'in de altını çizdiği nokta yüzleşmeydi. İlginçti söyledikleri:
"Almanya Nazi geçmişiyle yüzleşmesini tamamlamış bir ülke değil. İkinci Dünya Savaşı'ndan hemen sonra 'soğuk savaşın' başlaması yüzleşmeyi eksik ve yarım bıraktı. Sınırlı yüzleşme ise ABD'nin bastırmasıyla oldu. Soykırımı ders kitaplarına ABD'liler koydurdu. Soykırımdan sorumlu hemen hemen 100 bin kişi hesap vermedi. Almanya ancak 68'den sonra soykırımı daha net konuşur oldu. İlk mahkemeler ve mağdurlarla empati ancak 20 yıl sonra kurulabildi. Doğu Almanya ise bu yüzleşmeyi hiç yaşayamadı."
***
Yarım kalmış bir yüzleşme: Eksik ve gönülsüz.
Yarım kalmış bir yas: Kırılgan ve sisli bir kolektif kimlik.
Bir yanda ırkçılık, diğer yanda ırkçılığı lanetleyen, yasaklayan demokratik kültür.
Bir yanda göçmenlere karşı aşırı sağ; diğer yanda 200 sivil toplum kuruluşunun desteğiyle başlatılan 'Irkçılık Olmayan Okul' kampanyası.
Kampanyaya katılan okullar "Irkçılığa karşı çıkacağım, ırkçılık karşısında sessiz kalmayacağım," diye yemin ediyor. Öğretmenler derslerinde bu konuyu işliyor. 1000 okula ulaşılmış. Toplam 750 bin öğrenci.

***
Yarım ve savruk yüzleşmenin yıllar sonra çıkardığı sıkıntılar bunlar.
Lakin kolektif kimliğin demokratik esaslar üzerine inşası konusunda bizden ileride oldukları bir gerçek.
Seidel konuşurken hep şu soruyu sordum kendime: Acaba ırkçılıkla ilgili böyle bir kampanya okullarımızda yapılabilir mi?
Sorunun yanıtı tabii ki, "Hayır!"
Okullarımızda böyle bir kampanyaya girişen öğretmenin başına devlet kuşu konar!
Sanırım toplumları kabaca ikiye ayırabiliriz: Yüz sürenler ve yüzleşenler.
Ikisinin de farklı dinamikleri var.
Ve biz henüz 'yüz süren' bir toplumuz.
Ol bu nedenle, payımıza hep acının ve ölümün gölgesi düşmekte.
"Gül içinde bir sümbülün iç çekişi gibi"(Edip Cansever)

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA