Türkiye'nin en iyi haber sitesi
METİN SEVER

Türk yargısının 'hissiyatlı' halleri

Eski Yeşilçam filmlerini hatırlayanlar bilir. Siyah-beyaz filmlerin 'yeşilbaş' repliği idi. Kız (Genellikle Türkan Şoray veya Belgin Doruk olurdu) kendini terk eden zengin sevgilisine, "Benim tertemiz hislerimle oynadın," diye gözyaşı dökerdi. Dökülen gözyaşları moda deyimle domino etkisi yapar, sinemadaki tüm ahali mendilleri fora ederdi. İki gözümüz iki çeşme. Eski çamlar bardak olsa da, bu 'his insanı', 'duygu insanı' halimiz biraz da Yeşilçam'dan 'yadigardır'. Yani insanlarımızın 'his insanı', toplumumuzun 'his toplumu' olmasında Yeşilçam'ın küçümsenmeyecek 'katkısı' vardır.
Bu konudaki 'hissiyatımı' soracak olursanız; duygu insanı olmak biraz sancılı bir ruh halidir. Gönül insanı olmaktan farklıdır. Envai çeşidi vardır. Ağaca çarpıp, "Pardon" diyenini mi ararsın? "Seviyordum öldürdüm ağabey," cinsini mi? İş bireyselden toplumsala doğru uzadıkça çeşitler artar. Ama en tehlikelisi milli sosa bulanmış olanıdır. "Milli duygularımla oynadılar uleeen," deyip işi linçe vardırmaları mümkündür. Bunlar daha çok Neriman Köksal, Suzan Avcı modelidir. Fettandırlar. Bunların 'seyircisi' ise sıklıkla 'hisli' devlet kurumlarıdır. Bu bazen polis, bazen asker, bazen yargı olur. Bu nedenle ben, 'his adamı' ile 'kıllanan adam' arasındaki mesafenin açılmaması gerektiğini düşünürüm!
***
Bunun son versiyonu 'milli yargı sineması'nda vizyona girdi. "30 bin Kürt'ü ve 1 milyon Ermeni'yi öldürdük," diyen Orhan Pamuk'a, "Uleeen benim milli hislerimle nasıl oynarsın?" diyen Ergenekon sanığı Kerinçsiz'in açtığı dava sonuçlandı. Hatırlayalım. İlk önce, yerel mahkeme bu davayı "Sana ne kardeşim adamın düşüncesinden," kıvamında reddetmişti. Bunun üzerine Kerinçsiz ve arkadaşları Yargıtay'a gittiler. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi dava açılabileceği kararına vardı. Her Türk vatandaşının bu durumdan hislenebileceğine karar verdi. Mahkeme ikinci kez direndi. Ama 'hisli yargı' kesin kararlıydı.
Ve Pamuk mahkeme önlerinde kendisini linç etmeye çalışan 'Kerinçsizgillere' 'milli duyguları zedelendiği' için 6 bin lira manevi tazminat ödemeye mahkum edildi.

***
"Gerçekler acıdır, biber de acıdır, o halde gerçekler biberdir," kıvamında bir mantık değil mi? Bırakın siyaseti, "Kadınlar şöyle böyle," deseniz, 'hisli' bazı kadınlar hakkınızda dava açabilir artık.
İçtihat oluştu. Baskın Oran, durumu 'Ördek Hayri' hikayesine benzetmiş. İşte o hikaye: "Adamın birinin lakabı Ördek Hayri imiş. Kendisine takılan bu Ördek Hayri lakabına da çok sinir oluyormuş. Bir gün kahvede otururken biri pencereden bakıp 'Hava kapayacak galiba' diye seslenmiş. Ördek Hayri Bey bu söze sinirlenip adama saldırmış. Sakinleştirip neden saldırdığını sormuşlar. Yanıt: Hava kapayınca yağmur yağar. Sular birikir, Sonra göl olur. Gölde ördek yüzer. Bu bana hakaret etti," olmuş.
Hadi 'Kerinçsizgiller' 'Ördek Hayri de, Nobel Ödüllü yazarı, kendisini linç etmeye çalışan Ergenekon sanıklarına tazminat ödemeye mahkum eden hukuk ne? Yeşil başlı gövel ördek mi?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA