Türkiye'nin en iyi haber sitesi
TULU GÜMÜŞTEKİN

Türkiye var olmasaydı, icat etmek gerekecekti

2004'te Yunanistan, bölünmüş de olsa Güney Kıbrıs Avrupa Birliği'ne (AB) üye yapılmazsa tüm diğer adayları veto edeceğini söylemişti. Kıbrıs'ta masadan kalkan taraf görünümü vermiş olan Denktaş ve KKTC yönetimi, işleri büyük ölçüde Türkiye'nin kontrolünden bağımsız gelişen bir mecraya itmişlerdi. Nitekim Annan Planı'na verilen desteğe rağmen KKTC ve Kıbrıs Türk halkı, AB işleyişinin girdabı içinde her aşamada Rum tarafının oluşturduğu, Yunanistan ve Fransa destekli yeni bir engele takılarak, çözüm arayan taraf olmalarına rağmen ciddi zemin ve zaman kaybettiler.
Bununla da kalmadı, Türkiye'nin üyelik müzakerelerinde en ciddi kriz, Güney Kıbrıs kullanılarak yaratıldı ve sekiz faslın askıya alınması sağlandı. 2006'dan başlayarak, Türkiye'nin attığı her adım AB tarafından küçümsendi, yeterince değerlendirilmedi, bir anlamda AB kendi hatasının acısını Türkiye'den çıkarmak ister konuma düştü.
AK Parti'nin 2007'deki seçim zaferinden sonra iç siyasetteki gerilim, yapılan inanılmaz yıkıcı muhalefet, bu muhalefeti üstlenen ve aslında bağımsız olması gereken üstyapı kurumlarının ağırlığı, Türkiye- AB ilişkilerinin görünürlüğünü yitirmesinde önemli rol oynadı.

Türkiye çoğu üyeden daha iyi

2008'de tüm dünyada büyük sarsıntı yaratan finansal kriz, 2009'da reel sektörü de ciddi sarsınca, zaten AB'nin genişleme konusunda çok da heyecanlı olmayan liderleri ve kamuoyu, Türkiye ile görüşmelerin iyice ağırdan alınarak, zamana yayılarak ve geciktirilerek yapılmasına doğal bir olguymuş gibi bakmaya başladılar.
Kriz sonrasında heyecan yatışıp da, herkes ekonomisinin ve performansının bir değerlendirmesini yapmak durumunda kaldığında, Türkiye-AB müzakere sürecinin çarpıklığı bir anda gözler önüne serildi. AB eleştirilerinde tanımlanan Türkiye'ye hiç benzemeyen, büyüme rekorları kıran, giderek istikrar ihraç eden, bölgesel çözümler üreten, tüm komşularıyla her an diyaloga ve işbirliğine giren bir Türkiye, iç siyasetin ve referandumun yarattığı toz bulutunun da ortadan kalkmasıyla iyice meydana çıktı.
Başbakan Erdoğan, bu görüntünün uluslararası düzeyde yeterince algılandığından emin olsa gerek ki, AB'nin tavrını giderek daha ciddi ve kapsamlı biçimde eleştirerek bu sağlam pozisyonunu kullanmak niyetinde olduğunu açıkça gösterdi. Geçtiğimiz hafta bir uluslararası toplantıda, bugün üye olan kimi ülkelerin, Türkiye'nin varmış olduğu altyapı ve müktesebat uyumuna erişip erişmediklerini açıkça AB yetkililerinden sordu.

AB barış projesi

AB yetkililerinin buna cevap vermesi biraz zor, çünkü Fransa'nın Romanya vatandaşı Çingenelerin sınır dışı edilmeleri için valiliklere gönderdiği genelge, AB tarihinde ilk kez, özgürlükler ülkesi Fransa'nın hem Komisyon, hem Parlamento, hem de Konsey'de çok ağır eleştirilere muhatap olmasına yol açmış bulunuyor.
Başbakan Erdoğan, bu karmaşada son derece önemli bir noktaya değindi ve AB'ye aslında nasıl bir proje olduğunu hatırlamasını istedi. Başmüzakereci ve Devlet Bakanı Egemen Bağış'ın da sıklıkla hatırlattığı bu husus, AB'nin insanlık tarihinde gelmiş geçmiş en önemli barış projesi olması. Bunun sıklıkla hatırlatılmasında yarar var.
AB'nin ne olduğunu, bunu nasıl başardığını hatırlaması ve bir anlamda özüne sadık kalarak geleceği, bugüne dek kendisine başarı getiren yöntemlerle kurgulaması gerekiyor. On yıl öncesinde kimsenin hayal edemeyeceği bir biçimde, AB bu "öze dönüşünü" Türkiye'yi de içine alarak gerçekleştirmek zorunda kalacak gibi görünüyor. Gelecek olan İlerleme Raporu, Fransa ve Almanya'daki gelişmeler, Türkiye'nin barış projelerinin meyvelerini vermeye başlaması, bu dinamiği giderek hızlandıran ve dönülmez noktaya taşıyacak unsurlar olarak duruyor. Hiç tahmin etmediğimiz kadar radikal ve hızlı gelişmeler, Türkiye-AB ilişkilerinin 2011'de çehresini değiştirebilir. O zaman hangi eksene kaydığımızın tartışması, belki daha anlamlı bir hale gelecektir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA