12 Haziran Milletvekili Genel Seçimi'nin sonuçları, birbirinden ilginç mesajlar içeriyor. Hem ekonomik hem de siyasi açıdan...
Seçim öncesinde yapılan tüm saha çalışmaları seçmenin öncelikli gündem maddesinin "iş ve aş" olduğunu, "sosyal politika reçetesi"nin de prim yaptığını ortaya koymuştu. Bu nedenle AK Parti'yi örnek alan CHP ve MHP de dar gelirlilere yönelik vaatlerle yarışa girmişti. İktidar partisi için yıpranma senaryosu yazanların hesabı tutmadı. Zira, "Bu kadar işsizlik var, hâlâ nasıl oluyor da AK Parti tercih ediliyor?" sorusuna yanıt arayanlar sihirli bir sözcüğün önemini ihmal etti. "İstikrar!"
AK Parti'nin, "İstikrar sürsün, Türkiye büyüsün" sloganı tabanda tuttu. Çünkü sade vatandaş için "Eldeki bir, daldaki ikiden daha iyi" idi. Yani muhalefet partilerinin "Yapacağım, edeceğim" türü sözleri ile iktidar partisinin "Dün şunları yaptım. Yarın bunları yapmak için destek istiyorum" talebi karşılaştı. Haliyle seçmen, denenmiş ve başarılı olmuş kadroları onayladı. Şu görüldü ki Türkiye seçmeni artık "koalisyon istemiyor." Tek başına iktidarın iş yapma ve neticelendirme biçimini beğeniyor. Memnun olmadığı konulara rağmen, gelecekte bunların çözülebileceğine ilişkin umudunu yaşatıyor. Bu yüzden "siyasi ve ekonomik istikrarı" asla ve asla bozmuyor, gözü gibi bakıyor.
AK Parti'nin "Hizmet siyaseti"nin de seçmenin kararında doğrudan etkili olduğu anlaşılıyor. Hızlı trenler, yeni şehirler, köprüler, tünel geçişleri gibi mega yatırımlar, vatandaşın beklenti çıtasını yükselttiğini teyit ediyor. Bir başka ifade ile Özal sonrasında, AK Parti'nin başlattığı kalkınma hamlesi seçmenin gönlünü fethetmiş görünüyor. Böylece Başbakan'ın, "Hizmet ettik, seçmen bunu karşılıksız bırakmayacaktır" tezi doğrulanmış oluyor.