Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKAN MÜDERRİSOĞLU

Seçim dinamikleri

Seçim maratonunun artık son metrelerindeyiz. "Meydanların dilini ve liderlerin performansını" değerlendirebilecek noktadayız. Bu seçim döneminin hafızalarda iz bırakan yönü, simgesel kavramların etrafında değil, "hizmet siyaseti" ve "proje üretimi" etrafında şekillenmesi oldu. Mitinglerin ilk günlerinde umut veren bu gelişme, bir süre sonra yerini polemiklere, ardından hakarete varan üsluba bıraktı. Arada, kritik gelişmeler de yaşandı. Henüz hukuki hesabı kesilmemiş Ergenekon yapılanmasının siyasal zemine taşınması, Kürt sorununun yeni bir mecraya girmesi, siyaseti kasetlerle dizayn etme denemeleri gibi. Ezan-bayrak, dürüstlük- yalancılık, mertlik-namertlik kavramları da liderlerin konuşmalarına damgasını vurdu. Duygusal taban oluşturulduktan sonra, tüm partiler "sosyal politika vaatlerini" sıralamayı da ihmal etmedi.

***

Seçimden sonra öncelikli gündem maddesi olarak sunulan "Yeni Anayasa" sade vatandaşın listesinde sanıldığı kadar ilk sırayı alamadı. Seçmen ağırlıklı olarak, "iş-aş-yatırım" isteğini sıraladı. Ama bu arada anayasa ve ekonominin nasıl birbiri ile iç içe geçtiğini de gösterdi. Nedenlerine gelince...
1- Seçmen kesinlikle siyasi ve ekonomik istikrar istiyor.
2- İstikrarın korunduğu ortamda, belirsizliğin azaldığını biliyor, taleplerinin karşılanabileceği umudunu canlı tutuyor.
3- Sivil anayasa için Meclis'te uzlaşma sağlanmasını arzuluyor. Zira bu kez yapılacak olan kısmi anayasa değişikliği değil, yepyeni bir toplum sözleşmesi. 12 Eylül'de referanduma sunulan paket, milli iradenin doğal sınırlarına yönelik vesayetçi yayılmanın durdurulması, meşru siyasetin çağdaş demokrasilerdekine benzer alana taşınması idi. Oysa bu kez, "bireysel hak ve özgürlükleri genişleten, devletçi zihniyeti tasfiye eden, etnik vurgulardan arındırılmış, farklılıkları bir arada yaşatmayı teminat altına alan" modern bir anayasa yazılacak. İşte bu yüzden, yeni anayasanın hem Meclis'te olabilen en kapsamlı uzlaşmayı yansıtması hem de son kararın yine halka bırakılması bekleniyor.
4- Kampanya dönemi gösterdi ki "değişim" hâlâ sihirli sözcük. Yenilenen, değiştiğini iddia eden partiler ilgi çekebiliyor. Bu değişimin siyasi makyaj mı olduğu, gerçekten dönüşüm mü içerdiği zamanla test edilecek. Bu aşamada sergilenen tavır, "güçlü muhalefet" ve "rekabetçi siyaset" isteğinin dışavurumundan ibaret.
5- Seçim sürecinin dikkat çekici yanlarından biri de farklı kutuplardaki milliyetçi duruşlar nedeni ile seçmenin fren-denge mekanizması kurmaya zorlanmasıydı. Merkez partilerin yer yer milliyetçi-ulusalcı söyleme kayması dahi kaygıları kökten gidermeye yetmedi sanki.
***

Burada, ırk temelinde siyaset yapan bağımsız adayların temsil ettiği değerlere ve yerleşik kuralların handikaplarına ayrıca parantez açmak zorundayız.
Birincisi, yüzde 10'luk seçim barajının sürdürülemezliği kabul edildi. Örneğin, yüzde 7'lik seçim barajının yönetimde istikrar -temsilde adalet ilkesini zedelemeyeceği aksine, halkta biriken siyasal basıncı düşüreceği, katılımı artıracağı anlaşıldı.
İkincisi, Doğu ve Güneydoğu'da homojen Kürt bölgesi oluşturma planı için ilkel milliyetçilik güdüsünün tetiklendiği, faşizan yöntemler kullanıldığı ortaya çıktı.
Üçüncüsü, demokratik standartları yükselen Türkiye'nin, Kürt kimliği ile ilgili sorunları aşabileceği anlaşıldı.
Dördüncüsü,
Kürt vatandaşları ayrıştırmak isteyen güçlerin bu kez din kartını açtığı görüldü. Din kardeşliği bağının koparılması ve son merkez partinin dışlanması halinde sanılanın aksine çözümden uzaklaşılacağı teyit edildi.
Beşincisi, İmralı ile temas halinde olan devlet birimlerinin, bastırılmış Kürt milliyetçiliğinin keskin söylemlerle dile getirilmesinden şimdilik rahatsız olmadığı, bir tür gaz boşalması gibi baktığı kayda geçti.
***

Özetle...
Demokrasi, bu ülkenin en büyük gücü. Demokrasinin olmazsa olmaz şartı ise milletin seçimine saygı duyulması. Ancak kaliteli demokrasinin vazgeçilmez diğer şartları sivil kurumların güçlendirilmesi, her türlü görüş ve düşünceye tahammül gösterilip, kimsenin kendisini dışlanmış hissetmemesi.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA