Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ÖNERİ-YORUM ŞEREF OĞUZ

Struma ve Vehbi Koç

Halit Kakınç'ı tam 40 yıl önce Kiziroğlu Mustafa olarak tanıdım. Devrin Sabah gazetesinde, mesleğe birlikte başladık. Grup Dönüşüm'ün genç solisti fakat gazetecilik mesleğini seçen genç Halit. Yılların kariyer yolculuğunda akademisyenlikten sporculuğa koşarken, Halit'i karşımda Sultan Galiyev olarak buldum. Ünlü araştırmasında yakın tarihe ayna tutuyordu.
Dün Halit, Süreyya teknesinde Struma olarak karşımda idi. Bu defa aynayı kendi yüzümüze tutuyor, 1940'ların başında İstanbul açıklarında 72 gün boyunca ölüme terk edilen 769 Yahudi'nin dramını anlatıyordu.
Struma bu teknenin adıydı ve karaya çıkmalarına izin vermediğimiz bu mavnayı Şile açıklarında kaderine terk etmiştik. Gerisini bir Sovyet denizaltı tamamlamış, gönderdiği torpille batırılmıştı. Struma'dan 3 kişi "özel izinle" tahliye edilmişti. Bunu sağlayan bir Türk işadamıydı ve adı Vehbi Koç idi.
İşadamları genellikle otoriter yapıları, yönetimleri kendileri için ideal bulurlar. Bu yüzden de açıkça veya el altından desteklerler. Oysa otoriter yönetimler, Nazizm ve Faşizm örneklerinde olduğu ve Türkiye'nin geçmişinde defalarca yaşandığı gibi işadamlarını, iş dünyasını da hedef alıp onlara da zarar verir.
Türkiye'de son günlerde demokrasimizin artık kangreni haline dönüşen Kürt meselesinin çözümüne ilişkin akil adamlar girişimini başlatanların arasında Güneydoğulu işadamları başı çekiyor (GÜNSİAD). Onların aralarında bazı Türk ve başka etnik kökenli işadamları da var. Onlardan biri İshak Alaton.
Alaton dün, Struma'nın tanıtımı için düzenlenen basın toplantısında, akil adamların arasına katılış gerekçesini anlattı. Aslında anlattıklarından çok orada bulunuş sebebi önemliydi. Söylediği; Türkiye'nin geçmişiyle yüzleşmesinin, gerçek çözümleri sağlamanın ön şartı olduğuydu.
Nitekim Halit Kakınç'ın kitabında Vehbi Koç öyküsü, iş dünyası siyaset ilişkisini tanımlamada, bugüne de ışık tutabiliyor. Vehbi Bey o sıralar Almanya'ya krom ihraç ediyor. Krom, silah sanayiinde çeliği güçlendiren yapısıyla kritik ürün ve bu ticaretten hoşnut olmayan müttefiklerin de "kara liste"sinde... Struma'dakiler arasında bulunan Saul Martin Segal adlı yolcu, sonradan Mobil Oil olacak Standart Oil Company'nin Romanya Genel Müdürü. Eşi ve oğlu, ABD'nin devreye girmesi ve Vehbi Koç'un sayesinde tekneden indirilip özgürlüğüne kavuşuyordu. Vehbi Koç da bu jestin karşılığında, Almanlara krom ihracından ötürü girdiği kara listeden çıkartılıyor, bugünkü imparatorluğunu kuruyordu.
Halit Kakınç'a dün "neden şimdi?" diye zamanlamayı sordum. Başbakan, geçen hafta CHP iktidarınca Ruslara teslim edilen Azeri bilim insanlarının sınırın ötesinde, gözlerimiz önünde kurşuna dizildiklerini anlatmıştı. Bu defa, 70 yıl önceki faciayı zihnimizde var ettik bu Struma kitabıyla. Halit Kakınç ve İshak Alaton, bu gibi eserler sayesinde geçmişimizle yüzleştiğimizi, bunun da daha iyi bir yarın inşası için gerektiğini anlattılar.
Doğrudur. Türkiye yavaş yavaş kendisiyle yüzleşiyor. Askeri, işadamı, siyasetçisi, sanatçısı, akil adamlarıyla... Ancak aynaya bakma sürecinde benim gözlemim şu: Herkes aynayı, kendine değil de ötekinin yüzüne tutmaya meraklı...
Oysa yüzdeki kusur, aynaya ait değildir. Tıpkı yüzdeki güzelliğin aynaya hüner olmadığı gibi.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA