Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MELİHA OKUR

Türkiye alkışı hak etmedi mi?

Dünya sahnesinde büyük oyuncu olmak kolay mı? Ne gezer! Önce ekonominiz güçlü olacak! Arkanızda donanımlı bir ordu duracak! Üstüne jeo-politik manevra yeteneği konulacak. Kim ne derse desin bu üçlü olmadan büyük ülke düşü kurulmuyor. Hazinesi dolu, borcu sıfırlanmış. Enerjide dışa bağımlı olmayan, yüksek teknoloji üretme kabiliyeti yaratmış bir ülke. Geleneği bozulmamış bürokrasi ve öngörü sahibi siyasetçi...
Hepsi büyük ülke olmak için gerekli.
İki haftadır İran'la yaptığımız nükleer takas anlaşmasını konuşuyoruz. Dünyaya yaptığımız anlaşmanın başarısını anlatmak için çırpınıp duruyoruz. Burnumuzun dibindeki bir ülkede 'savaşa hayır' diyoruz. Kesinlikle nükleer silah istemiyoruz.
Türkiye olarak bizim derdimiz ne?

***
Çok açık. Türkiye, kendi coğrafyasında nükleer silahın olmayacağına inandı. Dünyayı da inandırmaya, bölgede olası bir savaşı önlemeye çalışıyor. İran ve Brezilya ile birlikte imza attığı anlaşmayı zafer, başarı ve çözüm olarak görüyor. Dünya ülkelerinden takdir görmek istiyor. Sahnedeki herkes gibi alkış bekliyor.
Gelin görün ki, dünya siyaset sahnesi sessizliğe gömülmüş. Kimsenin gıkı çıkmıyor. Hava puslu... Yapılan anlaşmayla ilgili karışık reaksiyonlar var.
Öyle ya, bizi niye ödüllendirmiyorlar?
Yoksa biz ülke olarak bir hata yapıp, İran sorunuyla ilgili olarak ABD başta olmak üzere başka ülkelerin rolünü mü çalmaya kalkıştık?
Açıkçası Türkiye olarak bu anlaşmayı imzalamakla çok doğru bir iş yaptık. Fakat yanlışlar arkasından geldi. Tıpkı acemi oyuncuların yaptığı gibi, "Bu geçici üyesi olduğumuz anlaşmayla birlikte İran konusunun Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne gelmesine, yaptırıma gerek kalmadı" diye bir açıklama yaptık.
Oyunu yeterince bilmemenin cezasını çekiyoruz....
***

Anlaşmadan hemen sonra Türk tarafı olarak yapmamız gereken açıklama şu olmalıydı: "Ey uluslararası toplum ve İran. Türkiye olarak bir krizi, çıkabilecek bir savaşı önlemek ve çözüm bulmak için herkese bir fırsat sunduk. Bu fırsatın sorumluluğunu alıyoruz. Herkes bunu bilmeli ve en iyi şekilde değerlendirmeli!" demeliydik.
Bu tavır bize saygınlık kazandıracaktı. Şimdi taraf konumuna geldik.
İran'a kefil olduk.
İran, kendine göre bir politika izliyor. Bedelini Türkiye ödememeli ve Türkiye kendine özgü bir dış politikası olmalı. Dünya siyasetinin tersine bir yolculuk yapmamalı. Çünkü dünya siyasetinin tersine gittiğinizde oyunun dışında kalma riski var.
Diyeceğim o ki, İran'la nükleer takas anlaşmasında tarlayı doğru ektik. Fakat ürünü yanlış biçtik.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA