Günlerdir Füze Kalkanı'nı tartışıyoruz. Bir türlü ne olduğunu anlayamadık. Açıkçası Füze Kalkanı askeri bir projeden başka bir şey değil! Fakat her askeri projenin siyasi ve ekonomik bir hedefi olduğunu hatırlatmak zorundayız.
Bu proje de aynen öyle!..
Malum, ekonomide eksen çoktan Asya'ya kaydı.
Şu anda ABD'nin ve AB'nin askeri alanda etkili bulunduğu bölge, NATO'nun da yer aldığı Belçika'nın başkenti Brüksel... Kayan ekonomik eksen, ABD ile AB'nin siyasi ve askeri eksenini Asya'ya yaklaştırmayı zorunlu kılıyor.
Bu nedenle ABD ve AB, askeri çizgiyi eksene yaklaştırmak zorunda. Hedef, ekseni Kafkaslar'a taşımak ve tam ortasına yerleştirmek!.. Bunun da tek yolu var.
O da bölgede "askeri nüfuz" oluşturmak. Peki, bunun yolu ne, bu iş nasıl olacak?
Tam da bu noktada risk yönetim uzmanı Mete Yarar uyarıyor: "NATO'nun kurulma amaçlarından biri Doğu Bloku'nun Avrupa'yı işgalini engellemekti. Bugün gösterge artık eksen kaymasıyla beraber işgal ve çatışma bölgelerinin Avrasya olacağını kesinleştirdi."
Söylemeye gerek yok.
Kilidi çoğunlukla askeri güç açar... Demek ki, bizim de içinde yer aldığımız bölge üzerinde askeri baskı oluşturmak gerekiyor. İşte projenin gerçekleştirilmesi sırasında "Truva Atı" olarak "Füze Kalkanı" devreye giriyor.