Pazar akşam üzeri, Eurosport'da Dünya Salon Atletizm Şampiyonası'nı izliyorum. Son gün. Her koşu final.. Hepsi birbirinden güzel final..
Birden şeytan dürttü. "TRT veriyor mu acaba" dedim..
Öyle ya.. Dünyanın en önemli üçüncü atletizm olayı.. Olimpiyat bir, Dünya Atletizm Şampiyonası iki, Salon Dünya Şampiyonası üç.. Üstelik Türkiye 2 yıl evvel bu organizasyona ev sahipliği yapmış.. Yani içinde olduğumuz bir olay..
TRTSpor'u açtım.. Wigan diye, bu ülke insanının adını duysa mertek sanacağı bir İngiliz takımının maçı var.. TRT HDSpor'u açtım.. Orda da Freiburg diye gene kimsenin adını duymadığı bir Alman takımı oynuyor, onu canlı veriyor, benim paramla yayın yapan TRT ve Dünya Salon Atletizm Şampiyonası'nı vermiyor..
TRT.. Kamu televizyonu.. Halkı geliştirsin, yüceltsin diye halk parası ile kurulmuş kamu televizyonu, özel TV'lerle sidik yarışı yapmak için, beşinci sınıf futbol maçlarını veriyor, yurt dışından..
Ama Atletizmin Dünya Şampiyonası'nı vermiyor..
Sonra da Başbakanı kandırıp "Bu defa alıyoruz" diye, yorgun argın, St. Petersburg'dan Buenos Aires'e götürüyorlar..
"Yahu olimpik sporlardan nefret eden kamu kurumlarıyla dolu ülkeye, olimpiyat verirler mi" diyen çıkmıyor!..
Dünya Salon Atletizm Şampiyonası yaptık. Göstermelik. Akdeniz Oyunları yaptık, göstermelik. Üniversite Kış Oyunları yaptık, göstermelik..
İnanarak yapsaydık, Soçi'ye 6, Sopot'a 3 sporcu ile mi giderdik, göstermelik..