Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SÜLEYMAN YAŞAR

Büyüme rakamı hatalı mı?

Türkiye'nin 2012 yılı büyüme hızı yüzde 2.2 olarak açıklandı. Bu rakam tahminlerin çok gerisinde. Çünkü büyüme hızı, 2012 başında yüzde 4 olarak tahmin edilmişti.
Ardından Ekim 2012'de hazırlanan 2013 Orta Vadeli Program tahmininde 2012 büyüme hızı yüzde 3.2 olarak revize edildi. Fakat TÜİK'in geçen hafta yaptığı açıklamada 2012 büyüme hızının yüzde 2.2 olarak gerçekleştiği görüldü.
Peki açıklanan bu 2012 büyüme hızı doğru mu? Eğer 2012 için açıklanan 46.9 milyar dolarlık cari açık rakamı doğruysa, açıklanan yüzde 2.2'lik büyüme hızı yanlış. Çünkü yüzde 2.2 büyümeyi sağlamak için ortalama sermaye/ hasıla katsayısı 6.5 olduğuna göre, milli gelirden yüzde 14.3 tasarruf edip bunu yatırıma dönüştürmek yeterli oluyor.
Bu durumda zaten bu iç tasarruf oranı, yüzde 2.2 büyümeyi sağlıyor. O halde 46.9 milyar dolarlık cari açık nereden geliyor?
Biliyorsunuz makro iktisadın temel denklemlerinden biri şudur. Toplam yurtiçi tasarruflarla toplam yatırımlar arasındaki negatif fark cari açığa denk düşer.
Açıklanan büyüme rakamı yüzde 2.2 olduğuna göre, bu rakamı sağlayacak yatırımları finanse etmek için dış tasarrufa gerek yoktur. Eğer cari açık açıklandığı gibi 46.9 milyar dolar ise, bu şu anlama gelir. Türkiye'nin dış dünyadan kullandığı tasarruf rakamı da iç tasarruflara ilave edilecek demektir.
Bildiğiniz gibi tasarrufların toplamının toplam yatırım tutarına eşit olması gerekir. Türkiye'nin toplam yatırımlarını tasarruflara eşitleyen rakam ise eğer cari açık rakamı eklenirse 159.3 milyar dolar oluyor. İşte bu durumda 2012 büyüme hızının yüzde 2.2 değil, yüzde 3.1 olması gerekir.
Açıklanan büyüme hızı yüzde 2.2 olduğuna göre, bu büyümeyi sağlayan yatırımları yurtçi tasarruflar tek başına finanse edebiliyor. Yüzde 2.2'lik büyüme için yurtdışından borçlanmak yani dış tasarruf kullanmak gerekmiyor.
Çünkü açıklanan rakamlara göre, Türkiye'nin toplam yurt içi tasarruf tutarı, 786.2 milyar dolarlık milli gelirin yüzde 14.3 oranına denk düşüyor ve 112.4 milyar dolar oluyor. Kısacası, Türkiye'nin tasarruf eksiğini tamamlaması için dışarıdan borçlanmasına gerek olmadığından cari açığın da olmaması gerekiyor.
Anlayacağınız ya açıklanan 2.2'lik büyüme hızı yanlış ya da 46.9 milyar dolarlık cari açık yanlış. Veya açıklanan diğer değişkenlerde hata var.
Peki Türkiye için büyük bir risk olarak gösterilen cari açık rakamı hatalı olabilir mi? Olabilir. Zaten ithalatta uygulanan referans fiyatlar, toplam ithalat rakamının gerçek olmadığını bize gösteriyor.
Ayrıca yurtdışında para bırakıp sonra bu parayı bir cepten bir cebe (back to back) kredi olarak kullananlar ithalat tutarını yüksek, ihracat tutarını ise düşük göstererek vergi cennetlerine para aktarıyorlar. Dolayısıyla Türkiye'de kazanılan paralardan yapılan tasarrufları ve yatırımları doğru olarak hesap etmek mümkün olamıyor.
Belirtmekte fayda var. Büyüme hızına hiç uymayan bu cari açık rakamının bir korku değişkeni olarak kullanılması anlamsızlaşıyor. Dolayısıyla Başbakan Erdoğan'ın Borsa İstanbul'u açarken dile getirdiği, "Yüzde 63'ten aldığımız faizleri yüzde 6'lara kadar çekmiş durumdayız. Ben yüzde 6'yı da fazla görüyorum. Bunun bir baskı olduğunu ifade etmek istiyorum. Temenni ediyorum ki kısa zamanda faiz baskısını bu ülkenin tüketicileri üzerinden kaldırırız" önerisini hayata geçirmek gerekiyor.
Madem Türkiye'de faiz baskısı altında ezilen fakirlerin yanında duran bir Başbakan var, o halde atanmışlar da düşük gelirlilerin yanında durmak zorundalar. Atanmışların, Başbakan Erdoğan'ın kendilerinden ve diğer siyasetçilerden farklı olduğunu, onun, yönetici sınıfına girdikten sonra, kendisinin de içinden geldiği fakir sınıfları terk etmediğini, aksine onların sorunlarına sahip çıktığını bilmeleri gerekiyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA