Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HOP KÜLTÜR SAMİ TOSUN

Öldür onu! Ve tıpayı tıka...

Altı sene süren ve kendisine büyük bir fanatik kitlesi yaratan Lost'un pazartesi sabahı yayınlanan finali büyük hayal kırıklığı yarattı. İnternet forumlarında da tartışılan bu bölüm için "Fenerbahçeliyim ve bu sezon bunu ikinci kere yaşıyorum," gibi yorumlar da yapıldı

"Ölemedi gitti adam!" diyordu Okan Bayülgen, kendi programında bir Fransız televizyoncu hakkında konuşurken, Hakkı Devrim de kafayı sallıyordu... Hakkı Bey ciddi ciddi kafa sallarken, bir anda onunla göz göze gelen Okan Bayülgen'in yüzü önce karardı, sonra beyazladı... Niyeyse... Halbuki ben ne bilirdim bu işin de Lost'un bir parçası olduğunu. Efendim, malumunuz, onca senedir şu Lost isimli diziye takıldık kaldık. Her sezon başında, bir önceki sezonu hatırlamak babında yeniden izliyor, hadiseye intibak sağlıyor, sonra tüm sezonları birden unutuyor ve bir dahaki sezonda her şeye yeniden başlıyorduk. Dile kolay, tam altı yıl! Ve geçtiğimiz hafta pazartesi sabahı dizinin final bölümünü hep beraber idrak ettik...

DİN DERSLERİNDE GÖSTERİLEBİLİR
Hani sadece ben olsam, gıcıklığımdandır diyeceğim, geçiştireceğim ama ecnebi memleketlerden güzel yurdumuza kadar her bir tarafta hayal kırıklığı yarattı Lost'un finali. Hatta dizinin fanları Facebook'ta 'yapımcıları dövme etkinliği' sayfası açtı. İnternet forumlarındaki tepkiler de aşağı kalmıyordu. Buyurun birkaç örnek: "Tüm ilköğretim ve dengi okullarda seçmeli din derslerinde gösterilebilir." "Onu bunu bilmem de, bu dizinin yapımcılarından senaristlerine kadar herkes nitelikli dolandırıcılık sebebiyle içeri tıkılmalı ve hepimiz rahat etmeliyiz. Gerçek final bu olur(du)." "Fenerbahçeliyim ve bu sezon bunu ikinci kere yaşıyorum." "Final bölümünün senaryosunu Saadettin Teksoy yazmıştır." "Her şeyi geçtim de final bölümünde, koca cumhuriyet muhafızı Sayid Jarrah resmen kiliseye gitti. Saddam yaşayaydı da zamanında 'Birruh biddem nefdik ya Saddam!' diyen Sayid'in ağzına iki çakaydı." Bu böyle uzar gider...

HUZUR POMPALAMIŞTI
Efendim, muhtemelen diziyle ilgili bir ayrıntıyı sadece benim sapık beynim hatırlıyordur ama bu ayrıntı, eğer ABD'de yaşıyor olsaydım, dizi yapımcılarından ciddi tazminat almamı sağlayabilirdi. Nasıl mı? İzah ediyorum... Daha ilk sezon gösterilirken, SABAH Ekler Yayın Yönetmeni Elçin Yahşi, dizi kurgusunun 'Araf'ta geçtiğini iddia etmişti, benim de aklıma yatmıştı, fakat daha sonra senaristler benzer tezleri kesin bir dille reddetmişti. Şimdi gördük ki, tüm kurgu Araf'ta günahlarından arınan bir grup acayip kimsenin etrafında örülmüştür. Günlük yaşamda birbirinin çevresinde dolanıp durmuş, hatta bilmedikleri akrabalık bağları olan bu tuhaf fanileri aynı anda uçağa bindiren kuvvet nasıl bir şeyse artık, cümle âlemle kafa yapmaktadır. Öyle ki, bu tuhaf fanilerden biri, ki Hıristiyanlıktaki 'yedi ölümcül günah'tan açgözlülük (aşırı yeme de bu maddeye dahildir, Seven'dan hatırlayalım) ile maluldür ama meleklik mertebesine yükseltilivermiştir... Ve Hollywood bir kez daha istavroz çıkarmış, kriz altında inim inim inleyen dünya milletlerine huzur pompalamıştır!

BAYKAL'IN İÇİNDEKİ JOHN LOCKE
E peki, olayın Araf'ta geçtiğine dair tezleri kesin olarak yalanlayan senarist ve yapımcılar şimdi bize hesap vermek zorunda değil mi? Altı yılımızı, kendilerinden dâhice bir final beklentisi yaratarak yemediler mi? Neticede cümbür cemaat kiliseye doldurdukları bir uçak dolusu mevtayı Araf'tan Cennet'e yollarken hiç utanmadılar mı? İlkokul talebelerine final yazdırsak farklı mı olurdu? Ve aklımıza son CHP kongresiyle ilgili tuhaf şeyler getirmeye ne hakları var? "Hoppa! Şimdi CHP kongresiyle Lost'un ne alakası var?" diyeceksiniz. Haklısınız. Ama gelin de siz onu benim doğum esnasında vakumla çekilen şu kafatasıma anlatın! Efendim, CHP'yi altüst eden malum görüntüler internet atmosferine düştüğü an, benim zihinsel atmosferimde de uçak düşmüş gibi oldu. Bir anda köşe yazarları Deniz Baykal'a yönelik 'istifa' çağrıları yükseltmeye başladığında, bu işin Lost senaristleri tarafından hazırlanmış gibi bir şey olduğuna kanaat getirmiştim bile. Final bölümünü gördükten sonra ise emin oldum. Birileri ışığın geldiği yerdeki tıpayı açmıştı. Deniz Baykal'ın içine girmiş olan John Locke ancak böyle ortadan kaldırılabilirdi. Nitekim daha düne kadar kendisinden aşağı kalmayacak Benjamin Linus'lar, tıpa kalkıp da ölümsüzlük tılsımı geçici olarak servis dışı kaldığında, Deniz Baykal'ın içine girmiş John Locke'u -ya da tersi miydi?- alt etmek üzere harekete geçivermişti...

TROPİKAL BİR ADADA YAŞAMIYORUZ
Şimdi, geçen hafta korku filmlerinden ve tam bitti derken son anda bir yerlerden fırlayıveren 'o el'lerden söz etmiştim ya, Deniz Baykal'ın aktif siyaseti tam gaz sürdüreceğini açıklamasıyla yine o hisse kapıldım. Söylemiştim, bu filmin devam bölümleri Freddy Elm Sokağı Kabusu serisini geçer, diye. Peki, Kılıçdaroğlu Kemal Bey'in John Locke'u öldürüp tıpayı tıkaması mümkün müdür? Yoksa, ne Jacob'lar gördük aslında yoktular, gibi bir şey mi? Okan Bayülgen'in gizli mesajı neyi anlatıyor? Hakkı Bey niye ciddi ciddi kafa sallıyor? İtiraf ediyorum, Lost'ta John Locke'un kazanması çok daha ilgi çekici olurdu ama biz tropikal bir adada yaşamıyoruz. Abilerim, Allah rızası için tıkayın o tıpayı. Bak fena halde korkuyoruz şurada!.. Ayrıca duydum ki, duayenlerimiz CHP kongresinde cüzdanları kaptırmış. Kendilerine geçmiş olsun dileklerimi yolluyorum da, kaç para vardı cüzdanlarda, ben onun peşindeyim...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA