O hilkat garibesine çevirdiğiniz şehir artık sizi tükürüyor, görmüyor musunuz? Taşı toprağı altın diye, doğduğunuz kentleri terk edip koştunuz, şimdi b.k çukurunun içinde yüzüyorsunuz. Ama sizde de kabahat yok ki. Kosssskoca memleketi bir şehirden ibaret zannedenlerin vebali bu. İstediğin kadar iyi sanatçı, iyi gazeteci, iyi yazar, iyi tüccar, iyi aşçı, iyi mimar, vs. vs. ol. Tası tarağı toplayıp İstanbul'a gitmezsen seni adam saymıyor onlar. En iyi para orada, ün, şöhret orada. Haa bunun yanında rezilliğin, cefanın, entrikanın, savaş oyunlarının, hayatını çalan trafik faciasının, altı üstü kar-yağmur yağdı diye kadınların, çocukların öldüğü felaketlerin de yaşandığı yer orası. Ama olsun. Boğazı, yalıları, sarayları falan var. Bir de sanki İstanbul özel sayısında yazdıklarını zanneden köşe yazarlarının yaza yaza, öve öve bitiremediği gece kulüpleri, restoranları falan. İstanbul. 24 saat yaşayan şehir! Bizim Anadolu. Amaaaan kıvır burnunu, taşralı onlar, altı üstü yaşayan ölüler köyü. Hay mübarek olsun size 24 saat yaşayan mega kentiniz. Mega tarağı çoktan gördünüz, farkında değilsiniz!