Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YEŞİM TABAK

'Türk büyük prodüksiyon dünyası'

Nurgül Yeşilçay, 7 Kocalı Hürmüz, Ezel Akay. Hatta Gülse Birsel. Gerçekten de kulağa çok cazip ve doğru gelen bir proje. Sinemada birisi Hürmüz'ü oynayacaksa, evet bu Yeşilçay olmalı; sanatsal yapaylığa dayalı bir dönem filminin yönetmeni olarak da, Akay akla gelecek ilk isim. Neredesin Firuze ve Hacivat ile Karagöz Neden Öldürüldü?, kendine has çekiciliklerini teslim ettiren işlerdi; kategorileri zorlayan stillerinde başarıya ulaşmışlardı. Tuhaf çiğlikleri bile yapaylıklarına bir köşe katıyordu. Hürmüz ise tuhaf çiğliklerin de sergilendiği cesur bir eserden çok, 'Türk büyük prodüksiyon dünyası'na ait temsillerden biri gibi duruyor.

FİLMDE BİR DOKU SORUNU VAR
7 Kocalı Hürmüz'de dakikalar ilerledikçe, 'bu proje' için doğru ekibin bir araya gelmiş olmasının ne anlama geldiğini merak etmeye başlıyor insan. O da bir türlü gelemiyor. Sadık Şendil'in klasik oyununun üçüncü sinema uyarlaması, metni kendince düzenliyor ama içeriğini yeniden yorumlamaya hiç yanaşmıyor. Haliyle 'zamansız'dan ziyade, 'nostaljik' bir eseri izliyor gibiyiz. Amaç şamata, eğlence, biraz renkse; hikâyeyi yeniden değerlendirmek de bir eğlence biçimi olabilirdi aslında. Örneğin, 'Nasıl da yedi erkeği idare ettiği' dışında bir şeyler hakkında da konuşturabilirdi. Şu durumda yeni bir Hürmüz seyretmiş gibi hissetmek zor. Bunu telafi edecek bir görsel dünyayla karşılaştığımıza da emin değilim. Tamamen stüdyoda çekilmesi, set fotoğraflarında görünen asimetrik ev dekorları, estetiği üzerinde iyi çalışılmış bir dünyanın habercisi gibiydi. Hani set fotoğraflarında ve kamera arkası görüntülerinde, film perdedeki halinden çok daha 'büyüsüz' görünür. Sinemaya, o aleladeliğin nasıl başka bir dünyaya çevrildiğini görmek için gideriz. Stüdyoda çekim yapmanın en büyük avantajı atmosfer üzerinde 'total' kontrolü sağlamaksa, 7 Kocalı Hürmüz'ün bu avantajı sonuna kadar kullandığı söylenemez. Fotoğraflarda gördüğümle perdede gördüklerim arasında pek bir fark yok. Büyük prodüksiyonlarla fanteziye kaçan Türk filmlerinin çoğunda olduğu gibi, dekor ve kostümlerde, televizyonun çıplak estetiğini hatırlatan bir doku sorunu var. Ya da onların yapaylığını başka bir gerçekliğe dönüştürecek ışıklandırma ve kadrajdan yoksunlar. 7 Kocalı Hürmüz, Yeşilçay'ın bugüne kadar en edalı / işveli / güzel haliyle kameraya alındığı film olmalıydı. Film bu kozu da tam olarak kullanamıyor. Haliyle elimizde bir 'doğru proje' fikrinden fazlası var denemez. Hakikaten nesi doğru, işte filmde onu bulsak veya hikâyenin neresinden ilham alındığını, nasıl bir hayale dayandığını görebilsek, tadından yenmezdi. Türk eğlence sektörü, büyük prodüksiyonların biraz da mükemmelliyetçilikle ilgili olduğunu, bazen es geçiyor. Bir bakıyoruz helikopterler kiralanmış; bombalar için, uzay manzaraları vs. için rekor paralar harcanmış, ama yine de hepsi kamera arkası tipi kuru bir sahicilikle karşımızdalar.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA