Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YEŞİM TABAK

Rosemary'nin bebekleri

Yeni doğmuş bebeklerin bazen hiç görmediğini, bazen de görmelerine gerek olmaksızın zaten 'her şey'i biliyormuş gibi baktıklarını sanabilirsiniz. Bizim bilmediklerimizi henüz unutmamış küçük bir bilgeye baktığınızı düşünmeye başlamışken de, bir anda iki gözünü farklı yönlere çevirerek şuursuzluğun en komik resimlerinden birini verebilir. 'Bebek kafası' (Vedat Özdemiroğlu'nun Leman ve Uykusuz'daki köşesinin mükemmel ismi), huzur yayarken tüyleri ürpertmeye de müsait, tuhaf bir kafa. Bebeklerin hoşuna gideceği varsayılan tatlı ve basit melodilerin korku filmlerinde çok iyi sonuçlar vermesi (örneğin Goblin imzalı Dario Argento soundtrack'leri), boşuna değil.

TRAJİK BİR KADER
Oyuncak Hikâyesi 3
'te, bu 'kafa'yı eksiksiz biçimde yansıtan bir karakter var: Koca Bebek. Sahipleri Andy üniversiteye gitmeye hazırlanırken yeni bir yuva arayışına giren Buzz Işıkyılı ve diğer oyuncaklar, onunla bir kreşte karşılaşıyor. Barbie boylarındaki oyuncakların yanında dev gibi duran Koca Bebek, bir zamanlar huzurlu bir evde küçük bir kızın şefkatli bakımı altında sadece bebekliğini yapan, masum bir oyuncakmış. Trajik bir kaderin onu sürüklediği şu noktada ise, Sunnyside Çocuk Yuvası'ndaki zorba oyuncak çetesinde insafsız bir 'bodyguard' ve gardiyan olarak görev yapıyor. Biri 'kaymış' gözleri, kel kafası, biberonu, altında bezi ve dengesiz yürüyüşüyle türlü hainliğe alet olan Koca Bebek dışında, kreşe devam eden bebek yaşlardaki çocuklar da, oyuncaklar için ayrı bir tehlike teşkil ediyor. Her günün oyun konsepti aynı: Çığlıklar eşliğinde yere vurulma, duvara atılma, ısırılma ve parçalanma. Biraz daha büyük çocukların elinde, işlevlerine iyi-kötü uyan senaryolarda rol alabiliyorlar.

ÇAKİ'YE SELAM
Sahipleri Andy gibi çocukluktan çıkınca da, çöpe, tavanarasına ya da bağışlandıkları bir kreşe. Oyuncak Hikâyesi 3, farklı yaşlardaki çocukların oyuncaklarıyla ilişki kurma biçimleri üzerine romantik saptamalarla dolu. Çocuk Oyunu'ndaki (1982) Andy isimli çocuk da, Çaki'yi ilk aldığında, bu ilişkinin güzel biçimlerini sergilemeye hazırdı. Ta ki Çaki, aniden yaşlanmış gibi duran bir suratla konuşmaya başlayıncaya kadar. Nitekim çirkefliği sayesinde sinema tarihini de aşarak ısırma çağındaki bebekler için yaygın olarak kullanılan bir lakaba dönüştü. (Bendeki Çaki'nin yazgısı ise, şu anda kırmızı bir dinozorun sağlamlık testini yapan 2,5 yaşındaki yeğenim tarafından kafasının koparılması oldu.) Oyuncak bebekler durduk yere gözünü oynatmak, konuşmak, 'kan ağlamak' gibi yöntemlerle korku kahramanları arasına girerken, gerçek bebeklerin film sicilinde de birtakım meşhur kâbuslar var.

GÖZLERİNE NE YAPTINIZ?
Sinemacıların bebeklerle ilgili başlıca karanlık beklentisi, Şeytan'ı vücuda getirmek. Omen serisinin Damien'ı, Krallık'da doğar doğmaz hızla büyüyüp yataklara sığmayan ve habire "Maa..." diye bağırarak inleyen Aage Krüger (Udo Kier) ve tabii Rosemary'nin Bebeği; vaftiz istemeyen birkaç ünlü şeytan çocuğu. Rosemary, yeni doğurduğu Adrian'ı ilk kez gördüğünde çığlığı basmıştı: "Gözlerine ne yaptınız?" Ki muhtemelen Udo Kier'in annesi de, onu kucağına veren hemşireye böyle demişti. Bebeklerin gözlerine 'ne yapıldığını' bilmiyoruz. Ama bizden farklı baktıkları kesin. Herhalde ne melek, ne de şeytan olmakla ilgilenmediklerinden.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA