Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Kadın programları nasıl olmalı?

Keşke sayıları çoğalsa diye düşündüğüm okurlarımdan Serda Kranda, geçen hafta bu sütunlarda kaleme aldığım "Melek'ten Oprah olur mu?" yazısını eksen alarak, gönlünden geçen kadın programı formatını yazmış:
"Sunucu: Hem güzel olacak, hem de izleyicinin kendini kötü hissetmesine neden olmayacak. Hazırcevap ama saygılı olacak. Deneyimlerini ve bilgisini başöğretmen edasıyla değil, içtenlikle paylaşacak.
Hatalarını, yanlışlarını, dalgınlıklarını, yoksunluklarını izleyiciyle paylaşacak. Her şeyi halihazırda bilen değil, o süreçte izleyici ile birlikte öğrenen biri olacak. Bu heyecanı taşıyacak. İzleyici onu elini uzatsa tutabilecek kadar yakınında görecek ama izleyici ile arasındaki 'konum' farkını asla unutmayacak. Asla ama asla ukala olmayacak... Cahil, avam, paçoz da olmayacak...

KONUK SEÇİMİ ÖNEMLİ
İçerik: İzleyiciyi kör cahil yerine koymayacak. Onu yargılayan, kendini eksik hissetmesine sebep olan akış, her zaman itici oluyor. Doğal bir içerik çalışması yapılacak. Magazin, sağlık, hukuk, kişisel bakım, kültür ve en önemlisi kadınların kendi ekonomilerini yaratabilecekleri ipuçları olacak. Bunlar bölümler halinde sabitlenecek. Program savrulmayacak.
Konuk: En önemlisi... Anlatacak, anlamlı bir konusu olmayan kişi, mümkünse konuk olarak alınmayacak.
Müzik: O saçma sapan orkestralar, sürekli detone olan solistler bir güzel ortamı terk edecekler.
Bu ülke insanı müzikten anlar... Gerçekten anlar. Bunun farkında olunacak.
Bantlar: Önemli olaylar, sunucu önderliğinde banttan geçilecek. Sunucu belki de bu önemli olayları kısaca da olsa, stüdyo konukları ile yorumlayacak. Bunun dışında bilgilendirici, ilham verici konular işlenecek bantlarla. Sokak röportajları yapılacak. İnsanlar, kendileri gibi olan insanların ne çok çeşitte düşünceleri olabileceğini görecek.
Kadın dayanışma merkezi: Gerçekten kadınların birbiriyle etkileşimi sağlanacak. Yardımlaşma, dayanışma, paylaşım yine sunucu önderliğinde gerçekleştirilecek.
Kültürel katkı: Romanlar hediye edilecek, konser biletleri verilecek, güzel sanatlardan örnekler gösterilecek. 'Bunları siz anlamazsınız ama yine de önermiş olayım' alt metniyle değil, 'Bir görseniz bayılırsınız' düşüncesiyle verilecek. Hatta belki kitaptan küçük bir bölüm okunacak.
İzleyici katılımı: Telefon bağlantıları, sosyal medya takibi gibi izleyici ile bire bir etkileşim sağlanacak.
Sosyal sorumluluk: Biz hep 'İnsanların ekmek alacak parası yok, sinemaya, tiyatroya mı gidecekler?' diyoruz. İşte böyle organizasyonlara öncülük edilecek. Sanat, edebiyat mahallelere gidecek... Artık sadece milli felaketlerde toplanmayacak o bağışlar... Büyük bir felakete sürüklenmemek için toplanacak... Cehaletin, duyarsızlığın ve kanıksamanın felaketine sürüklenmemek için...
Ve en önemlisi,
Neşeli olunacak ama basitleşilmeyecek.
Bilgili olunacak ama küstahlaşılmayacak.
Duyarlı olunacak ama duygu sömürüsü yapılmayacak.
Ve daha pek çok şey...

HALKIMIZ SAMİMİYETİ ANLAR
Yüksel Bey, diyeceksiniz ki 'O zaman da böyle bir program izlenmez...' Öyle bir izlenir ki... Yeter ki samimi olunsun...
Çünkü bizim insanımız samimiyetle, imaj çalışmasını şıp diye ayırt eder. Ama bunun için birilerinin elini taşın altına koyması, yapılmamışı yapması, daha doğrusu yapılması gerekeni yapması gerekiyor.
Umarım bu cesarette birileri hâlâ vardır ülkemizde... Sevgiler..."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA