Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MERYEM GAYBERİ

New York'tan kısa kısa

Soğuk, çok soğuk, süper soğuk New York.

Bir haftalığına geldiğim New York'u en iyi özetleyen kelime soğuk.

Manhattan'ın devasa gökdelenleri arasında dolaşan okyanus rüzgarı kırbaç gibi yüzünüzde şaklıyor adeta.

Bir de çok pahalı. Daha önce New York'tan bir şey almadan dönmüyordum. Bu defa hiç bir şey almadan dönüyorum. Doların, Liradan 3 katı fazla olması en büyük kısıtlayıcım oldu.

Amerika'da yaşlılar hayatın bizzat içinde. Çalışıyorlar, kendi işlerini kendileri hallediyor. Araba sürüyorlar, markete gidiyorlar, banka işlemlerini kendileri hallediyor.

Arkadaşımın 94 yaşındaki komşusu tek başına yaşıyor. Her şeyi tek yapıyor. Burada kişinin kendi özgürlüğü çok önemli. Eğer yaşlılar çocuklarıyla yaşarsa özgürlüklerini kaybetmekten korkuyor. Zaten çocuklar da çok ilgili değiller ebeveynleriyle.

***

Arkadaşımla caddeleri turlarken her zaman olduğu gibi Homeless'lar (evsiz) dikkatimi çekiyor. Onların her şeye rağmen savaştan, bombalardan kaçmadığı için şanslı olduğunu söylüyorum. Şaşıran arkadaşıma Suriyeli mültecileri hatırlatınca "Oo evet" diyor.

Yüzyılın mazlumları onlar. Ev yok, yurt yok. Batıya göçmek isteyenleri de ne zengin ülkeler kabul ediyor ne de Akdeniz. Ölüyorlar...

***

Ortadoğu ile yakından ilgilenen bir Amerikalı ile konuşuyorum. Türkiye'nin Nobel Barış Ödülü'nü hak ettiğini söylüyor. "Avrupa kapıları kapatırken sizin yaptığınız insanlık çok büyük" diyor.

Gülümsüyorum. Bir de Türkiye'deki muhalefeti görsen. Savaşı başlatan, katliamları yapan Türkiye imiş gibi kendi ülkelerini suçluyorlar. Üç ayda binlerce sivili katleden Rusya'nın Suriye işgalini bile bizim muhalifler beğeniyor. Türkiye'nin Suriye politikasından "daha başarılı" buluyorlar diyorum içimden.

***

Trump'ı soruyorum tanıdığım veya tanıştığım Amerikalılara. Çoğu hazzetmiyor Donald Trump'tan. "ABD'nin yeni başkanı olmayacak mı Trump?" diye sorunca gülüyorlar. Yüzde onluk bir ihtimal veriyorlar Cumhuriyetçilerin aday adayı Trump'a.

Cumhuriyetçilerin, "popüler bir şovmen" dedikleri Trump'ı akıllı bir stratejiyle öne sürdüklerini belirtiyorlar. Nasıl yani diyorum. 'Tavşan atlet' diyorlar. Başkan adayının kesinleşeceği günler yaklaştıkça çok sürprizler çıkabilirmiş.

Zaten onlar da Avrupa'da ve Türkiye gibi ülkelerde Trump'ın bu kadar popüler hale gelmesine anlam veremiyorlar. "Medya" diyorum...

***

Medya deyince burada da bol bol "Diktatörlük", "Otoriterlik", "Siz var Kürtleri öldürmek" gibi suçlamalar duydum. Onlara "medyanın Trump'ı popülerleştirmesini algı çarpıtması görüyorsunuz ya Türkiye hakkında duyduklarınız da aynı" diyorum.

Sohbet ilerledikçe çukur, barikat, bomba, mayın, çocukların ellerine silah verilerek istismar edilmesi ve şehir teröründen bahsediyorum. Çok çok şaşırıyorlar. Çünkü işin bu tarafı onlara ne anlatılıyor ne de gösteriliyor. Çünkü dünyanın en büyük modern sanat müzesi olan New York'taki MoMA'da bile PKK propagandasıyla karşılaşabiliyorsunuz.

***
Onlara bu söylediklerini kimden duyduklarını sorunca bizim müzmin Erdoğan düşmanı bazı medya organlarını söylüyorlar. Onlara işin gerçek tarafından bahsediyorum. Tane tane sabırla...

Sonra düşünüyorum. Muhalif medya olmak da zor. Hem kendi ülkeni sürekli karalayacaksın hem sürekli uydurduğun yalanları haber diye satacaksın hem de gerçekleri tam tersiymiş gibi algı operasyonuna çevireceksin. Tonla iş...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA