Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ENGİN ARDIÇ

Ordu sermayeye karşıymış!

Amerika'da gayrımenkul krizi patlak verince "devrim başladı" yazanlar vardı. Obama seçimi kazanınca "sosyalizm geldi" diye düşünenler olduğu gibi. (Clinton kazandığında "sosyaldemokrasi geldi" demişlerdi.)
"Devrim uyduramadık çatlak verelim, kapitalizmin temeline su kaçtı, buna da şükür" diyenler de var.
Bunların arasında ne idüğü belirsiz bir "halk kapitalizmi" isteyen komünistler bile görüldü (Lenin mezarından kalksa hepsini sopalar.)
Eh, ne yapalım, ülkemiz "dıngıl darlığı" çekilen bir toprak parçası değil ki...
Mahkemenin açıkladığı Silivri raporlarını okuyunca onları hatırla- dım.
Meğerse bir dönem ordumuzu yöneten bazı komutanlar (şimdi kimisi emekli, kimisi tutuklu, kimisi hem emekli hem tutuklu) darbe marbe düşünmezlermiş... (İyi ya, hemen salıverin arslanları.)
Birtakım disklerde yer alan komutan görüşleri, "halkımızın eğitim düzeyi düşük olduğu için ordumuzun irticayla mücadelesini anlayamamaktadır" gibi "klasik" edebiyat örnekleriyle başlıyor. (Oysa demokrasiye otuz yıl kadar ara verilseydi de müzisyenler, ressamlar ve heykeltıraşlar halkı eğitselerdi, eşek değil ya, anlayacaktı!)
Bu nedenle hükümete karşı strateji değiştirmek gerekmiş.
Ordu bir muhalefet partisi gibi davranacak, hükümete "karşı" işler yapacak... (Oysa hükümete karşı ne yapacağını Kılıçdaroğlu bile bilmiyor.) Eylemin "özü" değişmeyecekmiş ama "uygulamada" bazı değişiklikler yapılabilirmiş. Çünkü, "silahlı ya da silahsız yöntemlerle AKP'nin yönetimden uzaklaştırılmasının koşulları mevcut değilmiş"...
Ordu, amigo basından daha gerçekçi görünüyor.
Fakat ne öneriyor?
İktidar değişikliği, "AKP'nin toplum desteğini kaybetmesi, ya küresel sermayeyle olan işbirliğinin bozulması veya dünya genelinde gerileyen küresel sermayenin Türkiye'de de gerileyerek ekonomik istikrarı devam ettirecek gücünün yitirilmesiyle mümkün olabilecek"miş.
İstikrar kötü şey...
İstikrar olunca AKP bir türlü gitmek bilmiyor!
Gerekirse ekonomik kriz çıksın ki AKP gitsin.
Yahu ben bu cümleyi merhum İlhan Selçuk'un köşesinden de hatırlıyorum...
Fakat kriz, öyle "kriz çıkarılacaaak, çıkaaar" komutuyla da gerçekleşmiyor, hani üniformanın en üst düğmesini "düğme açılacaaak, aaaç" komutuyla açar gibi...
O zaman ne yapmalı? Şto dyelat, Lenin'in dediği gibi?
Sermayenin zayıf düşmesi kollanmalı ve beklenmeli.
Fakat sermaye meret, Avrupa'da çuvalladıkça Türkiye'de daha da güçleniyor.
Sermayenin ajanı olan kuruluş bir not arttırıyor, milyarlarca dolar Türkiye'ye koşuyor.
Acaba sermayeye karşı işçi sınıfının güçlenmesini mi bekleyelim?
Yok, o iş de sakat. Sonra devrim mevrim olur.
Yok mudur, sermayeye karşı çıkacak ama halka da yüz vermeyecek, örneğin özelleştirmeleri tersine çevirip ekonomik iktidarı gene bürokrasinin emrine verecek, "kapitalistsiz devlet kapitalizmini" yeniden sağlayacak, örneğin Kamu İktisadi Teşekkülleri'ni canlandıracak bir merci?
Sarı saçlım, mavi gözlüm neredesin? (Yok lan, Cem Uzan demedik, onun nerede olduğu belli, o Paris'te.)

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA