Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

Sevdadan uzak kaçmayalım, aşk ihtiyaçtır..

SARAY KONSERİ

Cuma akşamı Aylin Şengül Taşçı'nın yönettiği Devlet Türk Müziği Topluluğu'nun, Dolmabahçe Sarayı'ndaki "Alaturka Sevdalar" konserindeydim. 3'üncü Selim'in Suzidilara bestelerinden, Farabi'nin Rast Peşrevi'ne uzanan genişlikte bir repertuarı hayranlıkla dinledik hepimiz.
Güzin Değişmez, Zaharya'nın Hicaz Yürük Semaisi'ni (Terk eyledi beni ol mah-ı cemalim) müthiş ustalıkta yorumladı. İlhan Yazıcı da 2'nci Mahmut'un Hicaz şarkısında (Söylemez miydim sana ey gül-i zar) çok iyiydi.
O geceden aklımda kalan beste ise, Serhanende Nurettin Çelik yönetimindeki fasılda söylenen Yesari Asım Arsoy'un ilk defa duyduğum "Sevdadan uzak kaçmayalım aşk ihtiyaçtır" Sultaniyegâh şarkısı oldu. Nurettin Çelik bunu hep yapıyor. Mısırlı İbrahim Bey'in "Semalarda güneş hâlâ" diye başlayan Nihavent şarkısını da ilk ondan dinlemiştim.
Bu Saray Konseri'nin açılış konuşmasını da ben yaptım. Özetle şunları söyledim:
- Bir yaz akşamı Yesari Asım'a takılıp, Heybeli'de siz de mehtaba çıkmadınız hiç? Yahya Kemal ve Osman Nihat'a uyup, "Körfez'deki dalgın suya" baktığınız hiç mi olmadı? Dede Efendi'ye takılıp "Benli'yi saçaktan" almayı mutlaka bir kez olsun düşünmüşsünüzdür. Eğer öyleyse siz de bizlerdensiz.. Siz de alaturka sevdalılarındansınız.
Bir anı var aklımda. Selahattin Pınar ve saz arkadaşları, bir gece Fenerbahçe'deki programlarından sonra, Karaköy'e geçmek üzere Kadıköy iskelesinden son vapura biniyorlar. Yaz gecesi olduğu için vapurun üst katına çıkıyorlar. Sazlarını çıkarıp çalmaya ve söylemeye başlıyorlar. Müziği duyan yolcular üst güverteye doluşuyor. Kaptan da geliyor.
Kızkulesi'nin açıklarında yolculardan biri "Bu gece bitmemeli" diye bağırıyor. Kaptan bir çeşit mini referandum yapıyor bunun üzerine. Yolcular ittifakla "Karaköy'e gitmeyelim, Boğaz'a gidelim" diyorlar. Kaptan Kızkulesi'nin açıklarında rotayı Boğaz'a çeviriyor. Selahattin Pınar rakı isteyince, vapur Çengelköy'e yanaşıyor. Çımacıyı uyandırıp bir bakkalı yatağından kaldırıyorlar. Rakı, peynir, ekmek falan alınıyor. Sonra vapur Anadolu Kavağı'na doğru yol alıyor..
Fasıl rüzgârında oradan Avrupa yakasına geçiliyor. Sarıyer, Tarabya, Yeniköy, Emirgan, Beşiktaş.. Derken sabaha karşı, Şehir Hatları'nın tarifeli vapuru, Karaköy'e yanaşıyor. Sazendeler, hanendeler ve müzikle kendilerinden geçmiş yolcular, iniyorlar vapurdan Kaptan da onlara köşkünden el sallıyor.
Sanırım bu gece de böyle olacak. Farabi'den 3'üncü Selim'e, Bimen Şen'den Tanburi Cemil'e uzanan genişlikteki bir bestekârlar topluluğunun eserleri, Boğaz kıyısındaki bu sarayda bizlere yine bir rüya yolculuğu yaptıracak.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA