Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKUR TEMSİLCİSİ OKUR TEMSİLCİSİ - YAVUZ BAYDAR

Laf yerine uygulama

'Terör haberleri nasıl verilmeli' tartışması sürüyor. Siyasiler ve medya düzenleyici otorite ile medyanın bakışı farklı, ama öncelik medyanın kendi içinde konuşup uzlaşması. Tabii, açılımların sürmesi anlam taşıyorsa

Hükümet ile Genelkurmay arasında, MGK üzerinden varılan (ancak yargıyı içine dahil etmediği sonradan anlaşılan) mutabakat ardından geçen ağustos ayında ilan edilen Kürt Açılımı, logosunun yanında "Türkiye Türklerindir" yazan gazete de dahil olmak üzere, ilk başlarda medyanın genelde açık desteğini almıştı.
Ancak bu destek önce Habur'dan giriş manzaraları ile zayıfladı, Reşadiye saldırısı ile sert bir viraja girip durdu. Yılın sonundaki DTP'ye dair kapatma kararı ardından da açılıma ilgi asgari düzeyde tutuldu.
Ta ki, son saldırılar toplumda yeni bir şok dalgası yaratıncaya kadar.
Bu nedenle, "terör haberlerine yaklaşım" derken, medyanın toplumsal uyuşmazlık çözümü ve uzlaşma amaçlı, riskli süreçlere bakışını da dikkate alarak bakmakta yarar var.
Ne de olsa, Cumhurbaşkanı ve hükümetin öteden beri angaje olup bir uzlaşma dili aradığı, Genelkurmay Başkanı'nın da eski söylemi terk edip "dağda savaşan terörist de nihayetinde bir insandır" mealinde bu dile katıldığı, isyan, ölüm ve siyasi kan davasının bitmesi için toplumsal mutabakatın şart olduğu bir süreç bu. (MHP lideri Devlet Bahçeli'nin, parti üyelerinin cenazelerde taşkınlıklara ve kışkırtmalara alet olmaması yönündeki son çağrısı da aynı çerçevede önem taşıyor.) Medyanın iktidar veya düzenleyici kurumlara"bize karışma, biz bildiğimizi okuruz" diye kafa tutması, yanlışın devamını haklı kılmaz.
Top medyadadır:
İş lafta kalma kalmamalı, yılların kokuşmuş alışkanlıkları terk edilmeli.
Duygu sömürüsü, kışkırtma, sansasyon düşkünlüğü böyle zamanlarda tehlikeli birer silaha dönüşüp haberciliği zehirliyor. Zehirli habercilik de toplumun kimyasını bozuyor.
Terör olayları ile ilgili haberciliğin hazır, her ülkeye uyan formülleri yok.
Ama temel ilkeler bellidir.
Mesela, bu konuda epey tecrübeli, kurumsal hafızası yüzyıllık BBC'nin "terör" maddesinde bize önerdiği noktalar şöyle:
"Terör eylemlerini süratle, doğru biçimde, eksiksiz ve sorumlulukla haber vermeliyiz. Duygusal ya da önyargılı sözcükleri dikkatsizce kullanmamız inandırıcılığımızı sarsar. "Terörist" sözcüğünün kendisi, anlamayı kolaylaştırmak yerine engelleyen bir tanımdır. Birine atfen aktardığımız durumlar dışında bu sözcüğü kullanmaktan kaçınmalıyız. Bildiğimiz doğruları haber verme işimizi layıkıyla yapmalı, niteleme işini başkalarına bırakmalıyız. Başkalarının terminolojisini kendi terminolojimiz olarak benimsememeliyiz. Yapılan eylemin tüm sonuçlarını izleyicilerimize neler olup bittiğini anlatarak aktarabilmeliyiz. Eylemcileri, 'bombacı', 'saldırgan', 'silahlı kişi', 'fidyeci', 'isyancı' ve 'militan' gibi açıkça tanımlayan sözcükleri yeğlemeliyiz. Sorumluluğumuz, tarafsız kalmak ve izleyicilerimize 'kimin ne yaptığını' şahsen değerlendirme olanağı verecek şekilde duyurmaktır."
"Araç veya adam kaçırma, rehine alma ve işgal olaylarını izlerken polisin ve diğer yetkili makamların, yayınlandığı takdirde durumu daha kötüleştirebilecek konulara ilişkin tavsiyelerine kulak asmalıyız. İlgililer zaman zaman bazı bilgileri vermememizi ya da özellikle vermemizi isteyeceklerdir. Makul istekleri normal olarak yerine getiririz. Ancak doğru olmayan bir şeyi bilerek yayınlamayız."
"Olayda insanlar ölmüş, yaralanmış ya da kaybolmuşsa, bu insanların yakınlarının haberi ilk bizim servislerimizden almamasını sağlamak için elden gelen çabanın gösterilmesi önemlidir. Haberlerimizde isim vermediğimiz zaman, yakın akrabalar olay yerinde olabilecek kişilerde haberin gereksiz kaygı yaratabileceğini takdir etmekteyiz. Ancak bunun, yakın birinin ölüm haberini ilk kez radyo, televizyon ya da internetten duymanın vereceği ıstırap kadar kötü olmadığı kanısındayız."
Bu noktalardan bazılarına itiraz olabilir. Mesela, özellikle sivil hedeflere ve kentlerdeki (sivil) kurumsal noktalara düzenlenen eylemlere açıkça "terör eylemi", düzenleyenlere de "terörist" denebilir. Önemli olan, haberlere giren bu ve benzeri terimlerin dozunun kaçmaması, bir anlamda "haberin özünü ezmemesi" dir. Böyle zamanlarda, medya trauma ve öfke yaşayan toplumun sağduyu, sükunet ve akıl rehberi olmalıdır. Terör, ilkel refleksler ile etkisini büyütme amacı taşıdığına göre gazetecinin en öncelikli işi, bu reflekslere kapılmamak olmalıdır.
Ülkemizde bu refleksler, siyasi ve idari otoritede "terör örgütüne paye veren görüşleri yayınlamayın" olur.
Elbette şiddet veya suç övgüsü verilmemelidir, ama diyalog yanlısı görüşler, arayışlar veya "öteki tarafın" niyet veya hedefi, halk kesimlerinin tepkileri ile ilgili haber değeri taşıyan bazı ayrıntılar, eğer açılım sürecinin bekası için özgürlükler şart ise, verilebilir. Aksi halde, sansürün sınırları bulanıklaşır ve
toplum tıkanır. Sansür, açılımları baltalar.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA