Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HOP KÜLTÜR SAMİ TOSUN

Soyunup sokağa fırlamak

Emekli hakim Nusret Çiçek, Vakit gazetesindeki köşe yazısında, TBMM'de kadın milletvekillerine pantolon serbestisi getiren kanun teklifini eleştirmiş, "Sokaklar, dar pantolon giyen kadın popolarıyla iğrenç bir manzara sergilerken, benzer manzaralar Meclis çatısı altına taşınıyor," diye yazmış.
Şimdi efendim, emekli hakim Nusret Bey'e hemen tepki göstermeyiniz.
Dar pantolon hususunda, bir kriter geliştirmediğimiz sürece, sosyal huzuru sağlamak mümkün olmayacaktır zira. İzah edeyim kıymetli okur...
Geçenlerde Beşiktaş'ta bir ahbabımla yemek yerken, sokakta hayli kilolu, halk arasında 'lömbür lömbür' tabir edilen cinsten bir hanım, ince bir tayt giymiş halde arzıendam eyledi. Allah sizi inandırsın, iştahımız kaçtı. O gün kim bilir kaç lokantanın cirosu düştü, Beşiktaş semti iktisadi bir darbe yedi. Ve sadece iktisat bakımından değil, sosyal psikoloji açısından da ne biçim bir yaradır bu! Tabii sadece hanımların giydiği dar pantolonlar değil kastım; misal, emekli hakim Nusret Bey de sokağa tayt giyip çıksa, manzara fena olur.
Fotoğraflarına baktım, tipi müsait değil. Bu sebeple, dar pantolonları hak eden giysin, iyi olan kazansın diyorum.
Misal, Erol Büyükburç ve dar pantolonları da bir dönem fenomen haline gelmiştir. Hatta o zamanlar pantolonunun içine patlıcan koyduğu halde sahneye çıktığı öne sürülmüş, kendisi bu iddiayı yalanlamış ama iddianın doğası gereği fena hallere düşmüştür. Kimsenin ülkeyi böyle spekülatif tartışmalara sürüklemesine müsaade edilmemelidir. Böyle tartışma mı olur arkadaşım?! Ülkemizin güzelliklerinden, mesela 'musakka'dan konuşalım. Ha, dar pantolon giyilmesin mi? Giyilsin tabii. Her laftan 'gericilik' çıkarma heveslisi Canan Arıtman tadındaki ablalarımızdan korkarım zira. Ama dar pantolonları Atiye giysin, onun estetik hallerinden konuşalım. Aksi takdirde ülkemiz erotizmi, Şahin K. seviyesinden bir gıdım ileri gidemez, kaybeden yine Türkiye olur.
Bu arada efendim, önceki hafta, "Sevdiğim erkeğin terini içerim," açıklaması yapan Tuğba Özay'a hayatta başarılar dilemem, siz sayın okur tarafından farklı tepkilerle karşılandı. Ne yapaydım kıymetli okur? İçecek insana "İçme," denmez ki.
Başarı dileklerimi ilettim. Yoksa Tuğba Hanım da biliyordur toksik maddelerin içilmeyeceğini.

'KOCAM ISRAR EDİYOR'
Yeri gelmişken, burada başka bir hususu vurgulamak isterim. Malum, Tuğba Özay geçenlerde kendisine Playboy İtalya'dan soyunma teklifi geldiğini açıklamıştı. Kendini bu işlerden sorumlu hisseden ailenizin yazarı Sami Tosun olarak, "Görmeden inanmam," diye anında tepki vermiştim. Türk medyasında ilklere imza atmayı benimsemiş bir kişiyim zira.
Neyse efendim, daha sonra, Playboy İtalya da bir açıklama yapıp, "Biz bu arkadaşı tanımayız," mealinde ifadeler kullandı.
Lakin Tuğba Hanım, dur durak bilmiyor.
Geçenlerde şöyle bir haber okudum: "Playboy'a soyunmayı aklından bile geçirmediğini belirten Özay, bu konuda kocasının ısrar ettiğini belirtti. Kocasının sürekli olarak Playboy'a poz vermesini istediğini anlatan Özay, 'Hâlâ da ikna etmeye çalışıyor,' dedi."
Hop! Gördüğünüz üzere haber değişti! Tuğba Özay, Playboy'a soyunmayı aklından bile geçirmemiş! Kocası ısrar etmekteymiş. Yahu, bir adam, karısına durmadan, "Playboy'a soyunmalısın hayatım!" deyip durur mu? Ha, diyorsa da bu arkadaştan kıllanmamak elde mi? Misal, kız arkadaşım -olsa-, bana durmadan, "Playboy'a soyun lütfen Samicim," diye telkinlerde bulunsa, kaçarım o ortamdan ben. Yarın, "Soyunup sokaklarda koşalım mı hayatım?" demeyeceğinin garantisi yok!..
Sahi, şimdi soyunup sokağa çıkıyormuşum, "Sevdiğim kadının terini bile içerim!" diye bağırarak koşturmaya başlıyormuşum... Bütün medya benden söz etmez mi? Ya emekli hakim Nusret Çiçek?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA