Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SÖZÜN ÖZÜ ÜNAL ERSÖZLÜ (EGE)

İzmir'in geleceği

İzmirliler'in tümü, kentin bugünü ve geleceği üzerine düşünmeyi, konuşmayı sever.
Belki de dünyada birçok kentteki kentlilerde olmayan; köklü, sezgisel, bireyselliğin öne çıktığı, 'aidiyet' duygusu etkin bir durum bu. Örneğin Barselona'da, Paris'te ya da İstanbul'da yaşayan bir kentli, genelde kentin geleceği ile ilgilenmek yerine, yaşadığı kentin o andaki keyfini çıkarır.
İzmirliler ise hem kentin keyfini çıkarmakta çok ustadır hem de kentle ilgilenmekte.
Her ne kadar bu güçlü eğilim, bazen 'iş yapmak' yerine; 'bilimsel zeminden de uzaklaşarak', herkesin kafasına göre takıldığı, 'çok konuşma halini getiriyorsa' da olumluluktur. 'İyi yönetildiğinde', 'kışkırtıldığında'; kente artı değer katan, özgürleştirici bir güzellik. Bu girişten sonra, yine İzmir'in geleceğine bakalım.
Geçtiğimiz günlerde, değerli bilim insanı Prof. Dr. İlhan Tekeli ile yapılan konuşmaların; belli disiplin ve ayrı başlıklar halinde aktarıldığı, Ali Sabuktay ile Zafer Yörük'ün kaleme aldığı, 'Çocukla Büyüyen Şehir' adlı kitabı değerlendirmiştim.
Kitabın sonunda, İzmir doğumlu şehir plancısı, sosyolog İlhan Tekeli'nin, İzmir'in geleceğini değerlendiren tespitleri de var. Çok önemli gördüğüm bazı cümlelerini paylaşayım:

KENTSEL BÖLGE ÖN PLANDA
"İzmir'in geleceğine, Ege Bölgesi'nin içinden bakmalıyız. İzmir kendi başına bir yerleşme değil, bir büyük bölgesel sistemin en önemli odak noktası. Şimdi Türkiye'de, dünyada olan benzer şeyler yaşanıyor; sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçerken, artık metropol kavramı yeni gerçekliği temsil etmekte yetersiz kalıyor, onun yerini kentsel bölge alıyor."
"Türkiye'de kentsel bölgeye örnek olabilecek iki yer var: Biri İstanbul. Bir dünya kenti olarak büyürken, mekanda yayılarak bir kentsel bölge oluşturuyor. Türkiye'de mekansal planlama sorunlarıyla uğraşanların üzerinde oydaştıkları (sosyolojide bir grup, topluluk ya da toplumun üyeleri arasında, temel toplumsal değerler üzerindeki anlaşma) ikinci bir kentsel bölge oluşumu var; o da İzmir ve yakın çevresinin Ege Bölgesi'ndeki etki alanından oluşuyor. Ege'nin tarihsel yerleşme dokusu, gelişmesi sırasında bir kentsel bölgeye dönüşmüştür, kentsel alan haline gelmiştir ve bu alanlarda artık geleneksel köylü-kentli ikilemi diye bir şey de kalmamıştır."
"İzmir dünyanın en büyük 120 kenti içinde yer alıyor, bu ölçekte bir kentin sağladığı dışsallıklar, olağanüstü güzel yerleşim yeriyle, İzmir'in kendine güvenerek yeni dünyada nasıl var olmak istediğine ilişkin bir vizyon geliştirmesi gerekiyor."
"Bir büyük kentin yarışabilirliğini esas artıran, faaliyet çeşitliliğinin yarattığı dışsallıklardır. İzmir ölçeğindeki bir kentte gerçekleştirilmesi gereken, bazı sektörleri daha güçlü olan bir çeşitliliktir. Eğer böyle olmaz vizyon bir tek ya da bir iki sektöre dayanırsa, bu ekonominin krizler karşısındaki kırılganlığını artırır. Ne iyi ki İzmir ekonomisi kentsel bölgesi içinde belli çeşitliliğe sahiptir."
"Bir kentin günümüzde küresel dünyada yarışabilirliğini yükseltebilmesi, yaratıcı insan gücünü kendisine çekebilmesine bağlıdır. Araştırmalar göstermektedir ki, yaratıcı insanların yaşam yerlerini seçmekte belirleyici olan aldıkları ücretlerden çok, seçtikleri yerin yaşam kalitesi olmaktadır."

İŞBİRLİĞİ YAPMAK ZORUNDA
"İzmir vizyonunun İstanbul ile ilişkisi konusunda açık bir tercihi bulunmasının gerekliliği kesin. İzmir, kendi vizyonunun gerçekleştirilmesini İstanbul ile çatışma üzerine dayandıramaz. İstanbul ile işbirliği biçimlerini geliştirmek zorundadır."
"Marsilya, Barselona, Napoli, Selanik, İskenderiye, Beyrut vb. bu kentlerle de işbirliği ağları geliştirilebilirse; İzmir, İstanbul ile ilişkilerini, Akdeniz kentleriyle kurduğu ilişkiler ağının sağladığı güçlendirilmiş konumuyla kuracak ve daha ileri sonuçlar alabilecektir. Bizim düşünmemiz gereken şey, Akdeniz ağının nasıl kurulacağı olmalıdır."
"Şimdi eğer İzmir, böyle bir şeyde öncülük etmek istiyorsa, bu söylemi kuran olmalıdır yahut kurulmasına öncülük etmelidir. Oysa bu söylemin kurulmasında yalnız değildir, Avrupa Birliği'nin 'Barsenola Process' dediği bir Akdeniz politikası var."
Değerli İlhan Hoca'nın, tümünü aktaramadığım düşündüren değinmelerine katılıyorum.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA