Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Herkesin yası kendine... mi?

Geçen haftayı yine aynı tartışma ile geçirdik. 'Bunca şehit varken, televizyonlarda, radyolarda eğlence programları yayınlanmalı mı?'
Artiz Mektebi
yayınlandı mesela... Jüri üyeleri ve yarışmacılar, kollarında siyah bantla çıktılar sahneye.
Pek çok kanalda müzik eğlence programları tam gaz devam etti. 11 aslanın toprak olduğu gün, ekranda halay çekenler bile vardı. Radyolarda da yayınını ağırlaştıran birkaç istasyon dışında normal akış devam etti.
Çarşamba günü öğleye doğru SKY Türk'te 'erken boşalma sorunu' tartışılırken, alt yazıda Çukurca'da 8 şehit verildiği haberi duyuruluyordu.
Şu sakilliğe bakar mısınız?
Bir haber kanalı için bundan daha önemli bir haber olabilir mi? Yayın akışını şimdi değiştirmeyeceksiniz de ne zaman değiştireceksiniz?
Peki ne yapmak lazım? Yayıncılar yas mı tutmalı yoksa normal akışa devam mı edilmeli? Peki ulusal yas ilan edilmesi için şehit sayısının kaç olması lazım? Bunun bir ölçütü var mı?
2 olursa çalgıya çengiye devam. 20 olursa bayraklar yarıya... Bana sorarsanız, söz konusu gencecik fidanlar oldu mu, biri de bir, bini de...
Her şehit haberi beni derinden sarsıyor. O gün canım hiçbir şey yapmak istemiyor. Süngüm düşüyor, yüreğim buruluyor, lokmalar boğazımda düğümleniyor. Peki benim gibi düşünmeyeni, hissetmeyeni yas tutmadığı için kınamak, aşağılamak, zorlamak doğru mu? Yoksa her koyun kendi bacağından mı asılmalı?
Yine de şu; "Ağlayıp da düşmanları güldürmeyelim, dimdik ayakta duralım" lafına hiç alışamadım. Bırakın üzüleyim, bırakın ağlayayım, bırakın yasımı tutayım. Düşmanlar gülmeyecek diye ne kendime ne etrafımdakilere rol keseyim...
Evlat acısı bu... Ben tatmadım, bilmiyorum. Ama bir kez yaşayanların halini görünce, biraz empati yapınca, ne olduğunu ucundan, kıyısından köşesinden bile seziyor insan... Allah kimseye o acıyı yaşatmasın, o ateşi hiçbir ocağa düşürmesin.
Bir de şu "Ben, babam öldüğü gün bile sahneye çıktım. Şov devam etmeli" lafını oldum olası hiç sevmedim. Neymiş efendim? Seyirciye, işine saygısındanmış. Ben onun seyircisi olsam, babasını toprağa verdiği gün karşımda şarkı türkü okumasını değil, evinde mevlit okutmasını daha çok takdir eder, ona daha çok saygı duyardım.
Diyeceğim o ki; yas tutmak, acı paylaşmak bir gönül işidir. 'Protokol gereği' yapılmaz. İnsanın içinden gelmelidir. Allah'tan sonraki en büyük yargıç, vicdandır. Halay çeken de karşınızda, konserini iptal eden de... Takdir, gönüllerindir...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA