Robert De Niro'nun başrolde olduğu 'Herkesin Keyfi Yerinde' filmini izlerken, bir canım sıkıldı ki sormayın... Bir babanın evin çocuklarla dolu kalabalığından nasıl bir yalnızlığa düştüğünü görmek insanın canını sıkıyor. Adamın eşi ölmüş, çocukları ülkenin dört bir yanında. Çocukları bir hafta sonu için babaevinde yeniden buluşturmak istiyor ama mümkün değil. Herkes kendi gerçeğinde, kendi hayatında. Ve onlar gelmeyince baba yolculuğa çıkıyor, her birine sürpriz yapmak için. Trenlerle, otobüslerle gidiyor da gidiyor. Ve her gittiği yerde bir soğukluk, hâlâ bitmeyen yalnızlık ve hep saklanan gerçekler. İzlerken, "Hadi ya, biriniz babanıza şöyle sıkı sıkı sarılsın" diyorsunuz... Kendinizi, kardeşlerinizi, kendi anne babalarınızı düşünüyorsunuz. İçimden şunlar geçti; Anne ve babalara; çocuklarınızı hayata birer proje gibi hazırlamayın. Onlar sizin istediğiniz adamlar ya da kadınlar hiçbir zaman olamazlar. Sizden korktukları için ya da sizi hayal kırıklığına uğratmamak için gerçeklerini saklamasınlar. Bırakın özgür olsunlar. Babalara; çocukları yetiştirmeyi ve idare etmeyi sadece annelere bırakmayın. Onlara yakın durun, yakın olun. Çocuklara; anne ve babanızı asla hayatınızın dışında tutmayın. (Robert De Niro'yu baba olarak izlerken oyunculuğuna da bir kez daha şapka çıkarıyorsunuz.) Şu kısacık hayatta herkesin keyfi yerinde olsa, ne olur!