Siz de hatırlarsınız, Nişantaşı'nda City's açılıyor diye yer yerinden oynamıştı. O günlerde yatırımcılar City's'de bir yer kiralamak için araya adam koymaya çalışıyor, oradan yerini kapan Türkiye'nin şanslısı ilan ediliyordu. Beklentiler o kadar büyüktü. Sanki orası açıldığında hayatımız tümden değişecekti. Ama olmadı, olamadı... Belki tek başına City's'in bir günahı yoktu ama çıtayı o kadar yükseğe koymuşlardı ki; bir tuhaf durum çıktı ortaya. Otopark ücretleri bile günlerce konuşuldu. Bir ara içki ruhsatı ile ilgili problemler de yaşanınca mekan sahipleri kazan kaldırdı. Ve o ilk resim bozuldu. Alışveriş merkezi hızla değişmeye başladı, ilk kiracıların çoğu ayrıldı, yerlerini yenileri aldı. İşte bu nedenlerle olsa gerek; ben de hep bir soğuk buldum orayı. Birkaç kere sinema için gittim, bir de sergiye. O kadar. Sonra Accord İletişim-Sema Demiral beni bir öğle yemeğine davet etti. Genel Müdür Kazım Çizmeci'yle birlikte Nişantaşı'nı, City's'i, değişimi, yenilikleri anlattılar. (126 işyerinde bin 650 kişi istihdam ediliyormuş. İşyerlerinin senelik ciro miktarı ise 745 milyon TL'ymiş. Ekonomiye böyle bir katkısı var yani. Bu arada kamera kayıtlarının izlendiği güvenlik odasına bile girdim. İnanılmaz bir sistem kurmuşlar.) Tabii oturup konuştum diye 'aman oralar da ne şahane olmuş' diye yazdığımı düşünmeyin. Evet, lüksün lüksü olarak yola çıkmıştı City's. Şimdi yolu biraz değişmiş, daha bir 'Nişantaşılı' olmuş. Yani daha sıcak, daha kalabalık, daha canlı. Bu arada onunla aynı dönemlerde hayata geçen Akaretler projesinde de ilginç gelişmeler yaşanıyor. Oralar da uçacaktı ama olmadı. Beymen mağazalarını kapatma kararı aldı. Çok sevdiğim ve oraların en yaşayan mekanı olarak gördüğüm Pastarito ise 40 bin Euro civarındaki kira fazla gelince kapılarını kapatmak zorunda kalmış. Mülk sahiplerinin biraz daha insaflı olması gerekmiyor mu!