Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ELVAN DEMİRKAN

Kendi hayatınızı mı yaşıyorsunuz?

Yoğun, telaşlı, kalabalık sokaklar...
Popüler mekanlara sığabilmek için ciddi uğraş verenler...
Sıcak bir temas yaşayabilmek isteyen modern, kariyer sahibi, alımlı, hırslı kadınlar...
Seks partneri arayışındaki güçlü, yakışıklı, hırslı erkekler...
Partiler, 'happy hour'lar...
Facebook, Twitter ve daha bilimum sosyal medya uygulamalarına bağımlı yaşayanlar...
Mutsuzluğu derinleştikçe, daha çok insanın içinde olma ihtiyacı hissedenler...
Başkaları ile birlikteyken yalnızsınız...
Yalnızken, başkaları ile irtibattasınız...

KAPANA KISILMIŞ GİBİ
İnsanoğlu...
Hiç bu kadar kalabalığın içinde, bu kadar yalnızlaşmış mıydı?
Bu kadar arayışın içinde, kendini bu kadar yönsüz hissetmiş miydi?
Bu kadar hareketin içinde, bu kadar kapana kısılmış mıydı?
Bu kadar paylaşıma rağmen; bu kadar tatminsiz, hoşgörüsüz, ilgisiz, narsist ve huysuz bir ruh hali yaşamış mıydı?
Para, ilişki, statü veya fark edilmek isteyenler; öyle fabrikasyon imajlar yaratıyorlar ki, yalnızlık hislerini daha da derinleştiriyorlar.

YETERSİZLİK HİSSİ
Hayat, böyleleri için haset dolu, 'başkası gibi olma arzusu' ile 'yetersizlik hissini' pekiştiren bir tecrübe olmaktan öteye gidemiyor.
Başkası olmaya çalışmaktansa; kendimiz olabilsek, görünmeye çalışmaktansa görsek, yaşayanları seyretmektense, kendimiz yaşamayı öğrensek, bu hayattan ne kadar farklı bir tat alabilirdik; bir düşünün...
Yapılan bütün araştırmalar; popüler kültürün, Twitter'in ve Facebook'un insanları daha yalnız ve narsist yaptığını gösteriyor. Ve bu his, insanı fiziksel ve ruhsal olarak hasta ediyor. Çünkü hiperaktivite, uykusuzluk, depresyon, hormonal dengesizlikler ve erken bunama gibi sorunlar, kendini yalnız hissedenlerde daha sık görülüyor.

GÖRMEZDEN GELİN
Eğer bir parça akıl ve ruh sağlığınızı korumak istiyorsanız, size küçük bir önerim var!
Sizi bir gün olsun Facebook'ta, Twitter'da okuduğunuz bir şeye reaksiyon göstermemeye davet ediyorum.
Evinde, afedersiniz iç çamaşırı ile oturmuş, aptalca şeyler yazarak sinirinize dokunanları, lafının nereye gittiğini bilmeyenleri, abartanları görmezden gelin!
Sadece bir gün...
Böyleleri ile aynı dünyada yaşamak zorunda olduğunuzu bir kez kabul edin.
Sadece kendi ruh sağlığınız için...
Ya da 'laf çakma' ihtiyacınızı fark edebilmeniz için...
Sadece nasıl hissettiğinizi görebilmeniz için...
Bir gün olsun 'haklı olma' ihtiyacınızdan vazgeçin.
Daha doğrusu, haklı olduğunuzu sürekli ispat etme ihtiyacından....
Aslında sabırlı ve sakin olmaya; düşündüğünüzden çok daha yatkın olduğunuzu fark edebilirsiniz.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA