Köy kelimesinin görüntü olarak kafanızdaki karşılığı nedir? Kırmızı kiremit damlar, usul usul tüten bir baca, rengarenk boyalı çitlerle çevrili, içi rengarenk çiçekler ve meyve ağaçlarıyla süslü bahçeler, otlayan kuzular, inekler, dere kenarında oyun oynayan çocuklar falan mı? Türkiye'de yaşıyorsanız tabii ki bu sizin için sadece çocuk kitaplarında kalmış bir resimdir. Gerçeğini hiç anlatmayayım, içimiz kararmasın, zaten biliyoruz.
ÇİÇEK YERİNE DON
Aman gözünüzü seveyim üzerime atlamayın hemen: "Köylüde para mı var da evinin, bahçesinin derdine düşsün?" demeyin. Bir kireç boyaya bakar iş. Üç kuruşa. İnsanın yeter ki içinde olsun. Gerisini doğaya bırakacaksın zaten. Bir sardunyanın dalını kırıp toprağa şöylece sokuşturduğunuzda haftaya yeni ve capcanlı bir başka sardunyanız daha olabiliyor mesela. Gidip de 'Herkes bahçesine starliçe, orkide falan dikse, aman pek de güzel olur" demiyoruz sonuçta. Yediğin meyvenin çekirdeğini de at toprağa, ver suyunu. Al sana evinin önünde meyve ağacı... Mesela şu Alaçatı... Bir Rumlar'dan kalan evlere bakın, bir de bizimkilerin sonradan düzelttikleri(!) evlere. Basmışlar sıvayı; boyaya falan da gerek görmemişler, oturuyorlar işte... Öyle balkonda çiçek miçek, aman ne hacet! Balkon dediğin yere, sıra sıra iplerde don gömlek asılır bizde. "Her şey bitti sıra evlerin süsüne mi geldi?" demeyin. Çünkü aynen öyle. Aslan yattığı yerden belli olur. Bu önemli bir mesele!