İşte bu! İşte görmek istediğimiz, görebileceğimize inancımızı kaybettiğimiz ama gördüğümüzde de pek sevindiğimiz kareler. Neden bahsediyorum yine ben? Neye sarmış olabilirim? Çok şeye tabii de bu kez başka. Kahramanlarım, oyuncu aynı zamanda harika kadın Oya Başar ve tiyatrocu sevgilisi Ali Karagöz. Ben bu çifte bayılıyorum. Nedenlerim çok! Ama ilk nedenim; hayallerimi bana geri vermeleri.
KADIN ŞARAP MİSALİ
50 yaşındaki bir adamın kendi yaşıtı hatta kendinden üç dört yaş büyük bir kadına aşık olabilmesi. Üstelik mutluluğunun gözlerinden okunabilmesi... Hadi kabul edelim, son yıllarda erkeğin yaşı büyüdükçe yanında gezdirdiği kadınların yaşı küçülüyor. Halbuki kadın şarap misali; yani yıllandıkça güzelleşiyor. Misal, ben 20'li yaşlarımda süzme salaktım. Şimdi 30'umda anlıyorum. 40 yaşıma geldiğimde 30'lu yaşlarımın sekiz kat üstünde bir kadın olacağımı biliyorum. Ama erkek kısmı takmış dış görünüşe, gençliğe gidiyor. İki dik meme, 10 santim daha ince bir bel uğruna esas lezzeti kaçırıyorlar.
ONLARA SEVGİLİ YOK
40'lı, 50'li, 60'lı yaşlarında muhteşem kadınlar hayatlarına kız arkadaşlarıyla devam ediyorlar. Onlara sevgili yok! Onlara aşk yok! Aaah ah! Ama onlar öyle enerjik, öyle kendinden emin, öyle mükemmeller, tepeden tırnağa o kadar kadınlar ki. Tam zamanı aşk yaşamaları için... Neyse, anladınız beni. İşte sırf bu yüzden... Sırf 60'lık erkeklerin 20'lik kızlara koşması yüzünden... Sırf çevremdeki onlarca harika kadının aşksız kalması yüzünden inancımı kaybetmiştim. Ama yanılmışım! İşte örnek. İşte Oya Başar ve Ali Karagöz. Ben bu çifte bayılıyorum. Gözlerindeki ışıltıya, uyumlarına, gülümsemelerine bayılıyorum. Oh bee!