Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MEVLÜT TEZEL

Kadir İnanır'dan trençkotunu ödünç almak!

Dün Yılmaz Güney'in kaldığı hapishanede mahkumların Tarık Akan'ın 'Maden' filmini gösterime sokabilmesi için aralarında para toplamasını anlatmıştım. Yokluklar içerisinde çekilen filmlerin nasıl sahiplenildiğine güzel bir örnekti... Bugün yine büyük olanaksızlıklar içerisinde çekilen bir film örneği daha vereceğim... Daha doğrusu dün Cumhuriyet'te çıkan Halil Ergün röportajından alıntı yapacağım: "Sinemadan hiçbir şey kazanmadım. Hatta ailem olmasaydı ayakta dahi kalamazdım. Zor koşullarda sinema yaptık. Abdi İpekçi'yi canlandırdığım 'Uzlaşma' filminde Kadir İnanır'ın trençkotunu giydim. Çünkü İpekçi, İstanbul'un en şık giyinen adamı... Makyajı, İpekçi'nin fotoğraflarına bakarak kendimiz yaptık. Karnımızı, Milliyet gazetesinin yemekhanesinde doyurabildik. Şimdi beş sanat direktörüyle çalışılıyor, işin ustası makyözler var." Trençkot alacak paraları dahi yok ve yardıma İnanır koşuyor... Mahkumlar aralarında para toplayıp Akan'a veriyor vs... İşte sinemayı, sinema yapan bu tür dayanışma örnekleri. Şimdi, "Sanatsal filmler niye az salonda gösterime giriyor? Alkazar salonu neden kapanıyor?" diye yakınıp duruyoruz. Yakınmak çare değil! Bir şekilde dayanışma ruhunu ortaya çıkarmalıyız. Destek için küçük adımlar atmalıyız. Tek bir sorum olacak: Sanatsal yapımları gösterime sokmayı kendisine misyon edinmiş Alkazar'da en son ne zaman film izlemiştiniz? Yok, sadece sizi suçlamıyorum, günah çıkarıyorum aslında. Ben de epeydir Alkazar'a gitmemiştim.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA