15-16 yaşlarında bir genç, oturduğu masada cep telefonuyla konuşurken, bir yandan da elindeki fotoğrafa bakıp, "Seni düşünüyordum... Sınıf resmimize bakıyorum" diyor. Tam telefonu kapattığında ise gencin babası elinde hamburgerlerle geliyor ve "Sizin sınıfın resmi değil mi o? Ne yazık ki, sadece erkeklerin gittiği bir okula gidiyorsun. Yoksa şimdi peşinden bir sürü kız koşuyor olacaktı" diyor. Genç, babasına bakıp, imalı bir şekilde gülümsüyor ve ekranda; 'Come as you are' (Olduğunuz gibi gelin) yazısı beliriyor. McDonald's'ın Fransa'da yayınlanacak yeni TV reklamını kısaca özetledim sizlere... Dünyanın en büyük hamburger zincirinin, eşcinsellerin haklarını savunan, hoşgörü mesajlarıyla yüklü bu reklama imza atması, eşcinsellerin haklarını savunan sivil toplum örgütlerinden övgü aldı. Tabii bu reklamı, bir marka stratejisi ve McDonald's'ın müşteri kitlesini genişletme hamlesi olarak da görebiliriz. Dünyada, özellikle de Batı ülkelerinde eşcinselliğin tabu olmaktan çıkması ve eşcinsellerin birçok ülkede evlenme hakkını elde etmesi reklam dünyasına da yeni açılımlar kazandırıyor. Büyük markalar yavaş yavaş, eşcinsel pazarına yönelik daha ciddi reklam stratejileri geliştiriyor. Türkiye'de bu pazar henüz çok bakir ama eşcinsellik hâlâ tabu olduğu için kimse bu kitleye seslenen reklam kampanyaları düzenlemiyor. Ancak Türkiye'de de tabular yavaş yavaş yıkılıyor. Vakti zamanında Türkiye'ye gemiyle gelen, bir eşcinsel kulübe üye 850 turisti sopayla kovalayan, kente sokmak istemeyen Kuşadası esnafı, yıllar sonra aynı kulübe üye turistleri davul, zurna ve folklor ekibiyle karşılamıştı ve eşcinsel turistler, Kuşadası'na 1 milyon dolar döviz bırakmıştı. Yani, ticaretin dini, ırkı, cinsiyeti yok... Türkiye'de gerekli cesareti gösterip, ilk adımı atan markalar, bu pazarda büyük avantaj elde eder. Benden söylemesi!