Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NAZLI ILICAK

Kürtler, Türkler ve birlikte yaşamak

Cuma günü HAK-PAR, KADEP, BDP ve Kürt Devrimci Demokratlar gibi kuruluşların temsilcileriyle birlikte öğle yemeği yedik ve sorunları görüştük.
"Kürtler Türklerle beraber yaşamak istiyor mu?"
- Elbette istiyor. Ama bu, devletin tanıyacağı eşit, özgür yurttaş statüsüyle bağlantılı bir durum.
Tabii empati yapmak lâzım. İstanbul'dan bakınca, zaten pek büyük bir sorun yokmuş gibi görünüyor. Ama gerçekten durum böyle mi? BDP'li Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş, bir olay anlattı: "Ben, gerillanın annesiyle, askerin annesinin gözyaşları aynıdır; gözlerinin rengi farklı olsa da diye konuştum, 2 yıl 4 ay ceza aldım. 16 yaşındaki oğlum bana, 'Bu devlet silâhtan anlar. Siyaset yapıyorsun, aldığın sonuç bu' dedi. KCK yöneticisi sıfatımdan dolayı 35 yıl hapis cezasıyla yargılanıyorum. Ayrıca, çok dilli belediyecilik uygulamasına geçtiğim için de, hakkımda açılmış bir başka dava var. Ama diyelim ki, oğlum yakalandı. Üzerine atılı bir terör suçu yoksa, ancak 6 yıl ceza alacak. Siyaset yapana 35 yıl, dağa çıkana 6 yıl. Problemler bunlar."
HAK-PAR Genel Başkan yardımcısı İbrahim Küreken söz aldı: "Biz demokratik mücadeleyi öneriyoruz. Her zaman şiddete karşı olduk. Ama siyaset yapan da tutuklanıyor. Ve devlet ancak bir şiddet eylemi gerçekleşirse Kürtlere kulak veriyor. O zaman, bize inananlar, dönüp diyorlar ki, 'Bu ne biçim iş?' Sadece şiddet uygulanırsa bir karşılığı oluyor."
HAK-PAR, 2009 yılında vefat eden Abdülmelik Fırat'ın kurduğu parti. Şu anda, seçimlere bağımsız katılan adaylara destek veriyor. Tıpkı Şerafettin Elçi'nin kurduğu KADEP gibi. Kürtler adına ziyaretime gelen farklı kuruluş temsilcileri, üzerinde anlaştıkları ana noktaları açıkladılar:
* Kürt kimliğini tanıyacak, Kürtlerin kendi kendini yönetme hakkını güvence altına alacak bir anayasa yapılması. * Kürtçe'nin eğitim dili olarak kabul edilmesi ve kamusal alanda serbestçe kullanılması. * Kürtlerin kendi özgün kimlikleriyle örgütlenebilmeleri ve siyasal sürece özgürce katılabilmeleri. * Bütün siyasi hükümlü ve tutukluların serbest bırakılması. * Bölgedeki militer odakların dağıtılması ve köy koruculuğunun kaldırılması. * Seçim barajının toptan kaldırılması. * Geçmişte Kürt halkına karşı işlenen cinayetlerin ve suçların açığa çıkartılarak hesap sorulması.
Tabii bu taleplerin toptan ve bir anda yerine getirilmesi kolay değil. Ama seçim sonrası gerçekleşecek anayasa değişikliği ve buna paralel olarak Siyasi Partiler Kanunu'nda yapılacak düzenlemelerle, bir umut doğabilir. Sözgelimi anayasada etnik vurgu bulunmaması konusunda anlayış birliği var. Bu sağlanabilir. Seçim barajı indirilebilir. Faili meçhul cinayetleri ve geçmişteki suçları ortaya çıkaracak bir komisyon TBMM bünyesinde kurulabilir. En azından, CHP'nin de kabul ettiği gibi, AB Özerklik Şartı'na konulan çekincelerden vazgeçilebilir. Kürtçe hemen eğitim dili olmaz belki ama, seçmeli ders olarak Kürtçe öğretime başlanabilir.
Silâh bırakılmadan, af çıkmasının mümkün olamayacağını belirttim. Tabii örgüt silâh bırakmak için belirli bir güvence talep ediyor. Ama bunlar, zaman içinde müzakerelerle adım adım çözülecek meseleler. Önemli olan iyi niyet. Ben bu iyi niyeti ziyaretime gelenlerde gördüm.

Oturanlar: Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş, HAK-PAR Genel Başkan Yardımcısı İbrahim Küreken. Ayaktakiler: BDP Genel Başkan Yardımcısı Ömer Ağın, KADEP Genel Başkan Yardımcısı Kazım Ergen, Diyarbakır Kürt Devrimci Demokratlar Hareketi Sözcüsü Halim İpek.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA