Ölçüsüz zam, kaşıkla verdiğini kepçeyle geri almak anlamına gelir. Ekonominin kurallarına uygun davranmak zorundayız. Ali Babacan'ın hatırlattığı gibi, her bir puanlık artış, 1 milyar liraya tekabül ediyor. Yapılan zamların bütçede karşılığı yoksa, sonuçta devlet bunu vergi artışıyla karşılamak zorunda. Ya da borçlanmak mecburiyetinde. Bütçe açığı, enflasyon getirir. Borç, faizleri yükseltip, dengeleri sarsar. Türkiye uzun yıllar enflasyon canavarının ateşiyle yandı tutuştu. Bugün, ekonomik gereklere uygun davranan bir hükümet işbaşında olduğu için Batı'nın krizi ülkemizi teğet geçti. Türkiye istikrarlı bir biçimde büyüdü ve herkes refahtan payını aldı. En düşük memur maaşının yıllar içinde gelişimine bakarsak, bu gerçeği görebiliriz. Aile yardımı da dahil en d üşük memur maaşı, 2002'de 392 lirayken, 2008'de 1000 lirayı aştı. 2011'de 1500, 2012'de 1633 liraya ulaştı. 10 yılda % 316 (4 kat) arttı. Ortalama memur maaşı ise, 2002'de 578 liraydı. (372 dolar) Temmuz 2012 itibariyle 1894 liraya (1132 dolara) çıkacak. 10 yılda, enflasyon % 135 oldu. Ortalama memur maaşı % 228 arttı.