Türkiye'nin önemli, bir o kadar da zor alanıdır, "Din."
"Din-devlet ilişkileri, farklı mezhebe mensup vatandaşların kucaklanması, yeni nesillere duru din bilgileri aktarılması, gerilim üreten konularda sağduyulu yaklaşım geliştirilmesi, taraflı tarafsız tüm kesimlere güven telkin edilmesi..."
Kısa süre önce Diyanet İşleri Başkanlığı'ndan ayrılan Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, zihnimizde hatırı sayılır izler bıraktı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün deyişi ile... "Diyanet İşleri Başkanlığı için sadece akademik formasyon yetmez. Samimiyet, saygınlık ve kişilik de ister."
Bizim için de böyle bir insandı Prof. Bardakoğlu. Görevine veda etmeden önce konuşmuştuk. Yine dikkate değer, yine geleceğe ışık tutan değerlendirmeler yaptı...
Örneğin, "türban" konusu. Bardakoğlu Hoca dedi ki:
"Başörtüsünün laiklik veya çağdaşlık karşıtlığı olarak ele alınması yanlıştır. Bu, çıkmaz sokaktır. Çağdaşlık gereği imam nikâhını belediyelere devrettik ancak başörtüsünden böyle vazgeçilemez. Başörtüsünü Türk modernleşmesinin önünde engel görürsek bu çatışma bitmez!"
***
Hiçbir zaman yüksek sesle dile getirmedi... Lakin bana göre, Hoca ayrılırken sanki biraz buruktu. Koltuktan ötürü değil, birikimlerini tam olarak Kurum'a yansıtması frenlendiği için belki de... Her şeye rağmen İslam'a ilişkin açıklamalarını özgürce yaptı. Herhangi bir kimseyi tedirgin veya memnun etme çabası içinde değildi. Hiçbir siyasetçinin veya devlet kurumunun ne karşısında oldu ne de yanında. Sadece işini yaptı. Siyaset üstü kalmanın, değişik siyasi gruplara eşit mesafede durmanın avantajları kadar sorunlarını da yaşadı. Sanırım, dine saygısının gereği olarak o riskleri göze aldı.
***
Ve iki kritik husus...
1- Kimliklerdeki din hanesi... Bardakoğlu'nun görüşü şöyleydi:
"Bazı Alevi vatandaşların nüfus kâğıtlarındaki din hanesine İslam yerine Alevi yazdırma talebini yanlış buluyorum. Bu durum; etnik köken, inanç ve mezhebe göre vatandaşlarımızın ayrışması anlamına gelir. Türkiye'yi ırkçılığa, mezhepçiliğe götürebilir. Bence cüzdanlardaki din hanesi tamamen kaldırılmalı."
2- Din eğitimi... Hoca, demokrattı bu açıdan...
"Zorunlu göründüğü için eleştirilse de Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin faydalı olduğunu düşünüyorum. İçeriğinde yanlışlar varsa düzeltilebilir. Seçmeli din eğitimi ise devletin gözetiminde olabilir. Anayasa'ya göre Diyanet İşleri Başkanlığı'nın din eğitimi verme kanalları kapalı. Ancak din eğitiminin seçmeli ders olarak verilmesiyle farklı inanç grupları ihtiyaçlarını karşılayabilir!"
Son nokta ise şu...
Diyanet İşleri Başkanı Prof.
Mehmet Görmez, başarı çıtası bir hayli yükselmiş bir Kurum devraldı. Özgün duruşu ve donanımı ile O da bayrağı ileriye taşıyacaktır.
Prof. Bardakoğlu için bundan sonra Medeniyetler İttifakı adına Başbakanlık, tüm vatandaşlara hitap etme adına Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanlığı neden düşünülmesin?
