ABD'nin yeni Ankara Büyükelçisi Francis Joseph Ricciardone siyaset, ticaret, bürokrasi ve medya dünyasına hızla nüfuz etmek için yoğun mesai içinde. Büyükelçi, Wikileaks belgelerinin yarattığı tahribatı tamir etmeye, bilgi alışverişindeki güvensizliği gidermeye öncelik veriyor sanki. Türkçesi iyi olduğu için, sohbetlerde kolaylıkla iç politikaya girebiliyor...
Önceki akşam Büyükelçi'nin sınırlı sayıdaki davetli için verdiği resepsiyondaydık. Ricciardone, üç hassas soru ile karşılaştı:
1- Balyoz tutuklamaları
2- Oda TV'deki arama ve gözaltı kararı
3- Türk dış politikasının yönü
Büyükelçi, mesaj verme hevesine karşın, "orta yol bulma" stratejisi benimsedi. Örneğin, Oda TV hadisesine, "Gerekçesini bilmiyorum. Ama Türk halkı eleştirel basını da istiyor" dedi. Öncesinde ise "Hükümet de özgür basını destekliyor" demeyi ihmal etmedi. "Basın özgürlüğü beyanları ile gözaltılar" arasında çelişki görenlere, "Sizlerin yorumunuza ihtiyacım var" çağrısı yaptı. Yani "Nasıl olur, anlamıyorum" demekten ziyade, "Anlamlandırmaya çabalıyorum" demeye getirdi.
Balyoz konusunda hem masumiyet prensibine değindi hem de yargının şeffaf bir şekilde konuyu ele alması arzusunu dile getirdi.
Mısır'a yapılan çağrının bir benzerinin İran ve Suriye'ye yapılmadığını, ikircikli tutum takınıldığını savunanlara ise Türkiye'nin ekseninin kaydığı tezine katılmadığını belirterek yanıt verdi.
Özetle; Ricciardone'nun genel valiliğe yatkın karakteri kadar bu havaya sokulma riskine de dikkat edilmeli!