Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKAN MÜDERRİSOĞLU

Kaç yanlış, bir doğruyu götürür?

Bir işin doğru olması kadar, zamanında yapılması da önemlidir. İş başındaki ekonomi yönetiminin, "doğruların" farkında olduğu ancak "zamanlama" sorunu yaşadığı söylenebilir... Zamanlama kritiktir. Zira, ekonomik kararların ortamı iyileştirici etkisi de bozucu etkisi de gecikmeli olarak yansır. Bu nedenle bugün alınan "yerinde önlemler" 5 yıl sonrasını güvenceye alırken şimdi yapılan popüler düzenlemelerin faturası da 5 yıl sonra ödenebilir.

***

Ne demek istediğimize gelince...
Türkiye'nin,
"Cari açığı azaltmak" için yapısal reformlara yönelmesi gelecek için sigortadır.
Enerji kaynaklarını çeşitlendirmesi, ithalat bağımlılığını azaltması da orta uzun vadeli garanti mekanizmasıdır.
İç tasarrufları artırma çabası, bireysel emeklilik sistemlerinin hazineden desteklenmesi "kaynak dengesini" kurması açısından hayati değerdedir.
Yatırım teşvikleri ile hem gelir dağılımı- istihdam tablosunu düzeltmesi hem de yüksek teknolojiye geçiş eşiğini aşması mutlak gerekliliktir.
Ve... Bu noktada, doğru işler, doğru zamanda yapılmaktadır.
***

Doğru olmakla birlikte gecikmiş, geciktiği için olumlu sonuç verme gücü zayıflamakta olan adımlar da söz konusu.
İşte size yeni "Gelir Vergisi" yasası. Allah şifa versin, eski Maliye Bakanı Kemal Unakıtan döneminde hazırlanmıştı. 3 yılı aşkın süredir bekliyor. Bu yıl düğmeye basılsa uygulaması 2014'e, hasılası 2015'e kalacak. Toplamda 5 yıl gecikmiş olacak.
Bir başka örnek "istihdam piyasası." Kıdem Tazminatı Fonu, sigorta güvenceli esnek çalışma modeli ötelendikçe ötelendi. Görünen o ki 2015'teki genel seçimlerden sonra kurulacak hükümete bırakılacak.
Enerji sektöründeki dönüşüm de rötarlı. Elektrik ve doğalgaz dağıtımı ve fiyatlandırmasında "piyasa ekonomisi" bir türlü hakim kılınamadı.
***

Meselenin bir de yanlışların doğruları götürdüğü bölümleri var.
İntibak düzenlemesi geniş kitleleri şimdi memnun etse de 1999'da başlayan sosyal güvenlik reformu kazanımlarını aldı götürdü. Her 5 yılda bir yeni intibakların önünü açtı.
TOKİ'yi ve bilançosunu yeniden ele alma gereği doğdu. Kamu kurumları adına dünya kadar iş yapan TOKİ'nin bilinen alacakları 2 milyar lirayı aştı. Bu borcu, özel tertip devlet tahvili ile karşılama formülü geliştirildi. Kamu borç stoku ile ilişkilendirilmeyen özel tertip tahvil ihracı, o alanda yönetsel sorun olduğuna delalettir.
Siyaseten güç de olsa elektrik ve doğalgazda otomatik fiyatlandırma sistemi kurulamadı. BOTAŞ, küresel şirket kimliği içinde zarar yazmaktan kurtulamadı.
"Özerk kurullar" dosyası da açığa kavuşturulamadı. Bu kurullar kapatılacak mı, yoksa yaşatılacak mı? Belli değil. Belli olan, hali hazırdaki deve kuşu hali ile gidemeyecekleri.
Kamu mali yönetimi, kamu borçlanma ve kamu ihale mevzuatı ile iç denetçilik sistemini "şeffaflığı ve hesap verebilirliği" artıracak şekilde masaya yatırma ihtiyacı doğdu.
Sözün özü...
Ekonomide "fren-gaz" tartışması kadar, "Kaç yanlış bir doğruyu götürür?" tartışmasına başlamanın da vakti geldi.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA