Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ÖNERİ-YORUM ŞEREF OĞUZ

Turquality

10 yılda 10 marka sloganıyla 8 yıl önce kurduğumuz, devlet destekli ilk ve tek markalaşma programımızın adı bu: Turquality. Türkiye ile kalite sözcüğünün bileşimi... Amacı 10 yılda 10 küresel marka oluşturmaktı, sözünü tutmaya 2 yılı kaldı ve ortalıkta böyle bir sonuç gözükmüyor henüz.
Dün "Türkiye'nin En Değerli Markaları" araştırmasını açıklayan BrandFinance Türkiye Direktörü Muhterem İlgüner'i dinlerken şunu fark ediyorum: İhracatında ciroya, turizminde kelle sayısına, çalışırken gün sayısına odaklı kafalarımızın, "nicelikten niteliğe" dönüşmesinde, markalaşmanın artan önemi...
Ülkenin en değerli markaları, "TT, THY, AKBANK, İŞ, TURKCELL, EFES, GARANTİ, YAPI KREDİ, PO..." diye akadursun, ilk 100'deki markalarımızla küresel çapta yüzleşince, toplamları bir Wal-Mart etmiyor. Markalaşma başarımız hizmet sektöründen gelirken, bunlar içeride şöhrete yönelik. Oysa Türkiye 150 milyar $'a koşan mal ihracatında küresel çapta bir markaya sahip değil.
Turquality için "yerinde bir gayret" diyor İlgüner: "Ancak bu fikir, revizyona muhtaç." Şöyle ki; öncelikle ülkenin bir marka stratejisi olması ve bu doğrultuda markalaşma gayreti gösterilmesi gerekiyor. Devamında ise markalaşma desteğinin denetlenip izlenmesi şart. Şimdiki haliyle "sopasız havuç" misali, yılları gömdüğümüz hoş bir hayal gibi duruyor Turquality.
Kore deyince İlgüner'in aklına "3S" geliyor; Samsung, Sarımsak ve Kore Savaşı... Türkiye deyince dünyanın aklına "konukseverliğimiz" geliyorsa, misafirperverliğimiz üzerine marka yaratılabiliriz mesela... Turquality, 8 yıllık performansını sorgulamalı ve yeni sürümünü bir an önce hayata geçirmeli... Aksi halde markasızlıktan helak olacağız.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA