AR-GE'de şükür ki kritik eşiğe yaklaşabildik. Yıllarca süren yasa, bütçe ve teşvik gayreti sayesinde ARGE'ye ayırdığımız payı, milli gelirin %1'ine taşıdık. Şimdi sıra, bunu iş süreçlerimizin doğal parçası haline getirmeye geldi.
Araştırma, tanımı gereği, "bulmayı amaçlar" ve hata içerir. Eğer siz çalışanınıza araştırma bütçesi verip, hatalara tolerans tanımayıp, onlara "hata yapma hakkı" vermediyseniz, bütçelerinizi ziyan eder, aradığınız her ne ise, bulamayabilirsiniz. Zira araştırma, geliştirme, yenilikçilik, buluşçuluk kültüründe hata "öğrenme" olarak tanımlanıyor. En olumsuz ifadesi "maliyet" sayılıyor.
AR-GE'nin AR'ını temsil eden araştırmaya, milli gelirin yaklaşık %1'ini harcayacak düzeye geldik fakat AR-GE'nin, geliştirmeyi temsil eden GE'sinde, ciddi kültürel bariyer sorunlarımız mevcut. Bu da icat çıkarana duyulan tedirginlik, eski köye yeni adet getirene karşı beslenen düşmanlıktır.
Hataya yer vermeyen bir çalışma ortamında, kadrolarımızın üzerinde "icat et fakat ilk denemede... Başaramazsan yandın!" baskısı vardır. Patron parasını ödediği adamın kendinden daha akıllı olmasına "tahammül" edememekte, hataya "göz yummamayı" bir "yönetim erdemi" saymaktadır. Tam da bu noktada önerim şudur: Lütfen kadrolarınıza "hata yapma özgürlüğü" tanıyın. Hata yapanı ödüllendirin. Hata yapmayanın ise araştırsa dahi geliştiremeyeceğini bilin!