Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ADNAN BOYNUKARA

Erdoğan karşıtlığının dayanılmaz hafifliği

Erdoğan karşıtlığının nedenlerini; ideolojik gerekçeler, yönetilebilir lider arayışı, siyasi rekabet eksikliği ve derin sosyal husumet olarak tanımlamak mümkün.

Son zamanlarda; "birbirinden farklı pozisyonlara sahip geniş bir koalisyon, Erdoğan karşıtlığında nasıl birleşebiliyor?' sorusu sıklıkla sorulmaktadır. Cevaba geçmeden önce bazı tespitleri yapmakta yarar var. Özelde Türkiye, genelde ise tüm dünyanın; gerçekleri söyleyecek, doğruların arkasında duracak ve toplumsal vicdanı temsil edecek bir lider arayışı içinde olduğu biliniyordu. Bu arayış içinde, 2002 seçimleriyle iktidara gelen AK Parti ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yeni bir siyaset algısı oluşturdu ve bunun karşılığını da gördü. Uzun yıllar tartışılacak bir konu olan AK Parti başarısı ve Başbakanın liderlik duruşu, seçmenin yarısının desteğini almaya yol açtığı gibi, AK Parti ve Erdoğan karşıtlığının radikal bir pozisyon almasına da neden oldu.

Korku efendiciliği

AK Parti'nin 10 yıllık iktidarının kısmi bir hoşnutsuzluk oluşturması normal. Bu sosyo-psikolojik tutum, masum bir tepki olarak dursa da, konu refleksif bir siyasal hoşnutsuzluğu aşıp, planlı bir kampanyaya dönüşüyorsa iş farklı demektir! Bu bağlamda; "Mahalle baskısı", "İranlaşma", "Malezyalaşma" "Putinleşme", "sivil dikta", "tek adam", "Yeni Osmanlıcılık", "taşeron" ve "muhafazakârlaşma" suçlamalarıyla tekrarlanan kampanyaların tümünün, benzer niyetlerle yapıldığı açık.
Bu noktada; AK Parti ile Erdoğan arasında, kampanya sahipleri açısından fark yok. Kampanyanın türüne ve kullanılacak aracın niteliğine göre, merkeze konulan özne değişebilmektedir. Karşıt kampanyalar; "demokrasinin çoğunluk popülizmi ve tahakkümüne dönüştürülerek azınlıktakilerin ötekileştirilmesi" ifadeleriyle biçimlendirilen önyargılar, toplumsal talepleri ülke yönetimine yansıtma çabasındaki iktidarın tutumunu "halk desteğini yüceltme" olarak küçümseyen yorumlar, niyet okumalara dayalı analizler ve "dünyanın hiçbir yerinde muhafazakâr odaklanmalar, yaratıcılığın ve çeşitliliğin itici gücü değildir" türü dogmatik çıkarımlar üzerinden yürütülmektedir.
Somut ve yaygın olgular yerine, bireysel olaylar üzerinden üretilen karşıtlık kampanyaları, hem inandırıcılık, hem de toplumsal karşılık sorunu yaşamaktadır. Erdoğan karşıtlığının temel nedenlerini; ideolojik gerekçeler, yönetilebilir lider arayışı, siyasi rekabet eksikliği ve derin sosyal husumet olarak tanımlamak da mümkün.

Yönetilebilir lider ve ülke arayışı

AK Parti ve Erdoğan karşıtlığının en temel gerekçesi, ideolojik karşıtlıktır. Erdoğan'ın, Türkiye ortalamasını ve toplumun yoksul kesimlerini yani "ötekileri" temsil eden siyasi pozisyonunun seçkinci elitler tarafından hoş karşılanmadığı biliniyor. Bu durum yeni değil. DP iktidara geldiğinde dillendirilen, "çarıklılar mı yönetecek?" ifadesi, Erdoğan karşıtlığının da üzerine oturduğu en temel noktalardan birisidir. Erdoğan ise ideolojik karşı çıkışın temel aracı olan siyaset dışı müdahalelere rağmen, geri adım atmadı ve siyasi risk almaktan kaçınmadı
. İdeolojik kaygılar üzerinden ortaya çıkan Erdoğan karşıtlarının dile getirmedikleri temel özlem, yönetilebilir hükümet ve lider beklentisidir. Çünkü Türkiye; uzun bir aradan sonra ilk kez, projeksiyonlarını ülke dışına da çevirmiş, güçlü ve toplumsal karşılığı olan bir lider tarafından yönetilmeye başlandı. Farklı kesimlerin, ortaya çıkan bu yeni durumdan rahatsız oldukları açık. Bu kesimlerin bilmediği şey, dünyanın ve Türkiye'nin eskisi gibi olmayıp değişmesi, demokrasinin halkta karşılık bulması, yöneticilerin vesayetten kurtularak seçimle gelip seçimle gitmeye başlaması ve AK Parti ile şekillenen yeni tarz-ı siyasetin tüm kartları yeniden karacağı gerçeğidir.

Siyaseten Rekabet Edememe...

AK Parti ve Erdoğan, uzun yıllardır kangrenleşmiş tüm sorunların üstüne gitme kararlılığını esirgemedi. Bu kararlılık, hem yürütülen kampanyaları boşa çıkartı ve hem de toplumsal desteği artırdı. Erdoğan'ın tutumu, diğer partilerin siyaseten rekabet etme şansını ortadan kaldırdı. Bu durumda ise onlara kalan tek yol(!) kör karşıtlık ve karalama kampanyaları oldu. Bunun en somut örneği, 'askeri göreve davet' eden çağrılarda görüldü.
AK Parti üzerinden Erdoğan'a karşı yürütülen karalama kampanyalarını yürüten aktörlerin bir kısmı, geçmişte Erdoğan ile ilişkisi olan kişilerden oluşuyor. Bu ilişki üzerinden beklentilerine karşılık bulamayan isimlerin, karşıtlık pozisyonu aldıkları açık. Aslında bunların karşıtlık refleksi; "bu ülkeyi, bizim bildiğimiz Erdoğan mı yönetiyor?" sorusundaki duyguda gizlidir. İlgili isimlerin Erdoğan karşıtlığına ilişkin söylemleri analiz edildiğinde, bu sonuç net bir biçimde görülebilir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA