Türkiye'nin en iyi haber sitesi
LEVENT TÜZEMEN

Renklerin çıkarları

Galatasaray Yönetim Kurulu Üyesi Haldun Üstünel, Cuma günkü basın toplantısında "Türkiye Futbol Federasyonu ve kurullarının hukuk ile ceza anlayışında renklere göre farklılıklar oluşmaktadır" ifadesini kullandı.
Ben bir adım ileri gidiyorum ve "Medyanın da yorumları renklere göre farklılık gösteriyor" diyorum. Açıklayayım.
Milli Takım'ın 2007'de Malta ile oynadığı Avrupa Şampiyonası grup eleme maçı sonrası Newcastle'da oynayan Emre Belözoğlu yapılan eleştirilere karşı "Bu ülkenin yaşadığı başarıların hepsinde biz varız" demişti.Emre bunu söylerken üzerinde "G.Saray" kimliği vardı. Bahsettiği başarılar da, Milli Takım'ın 3. lüğü ve G.Saray ile kazanılan UEFA Kupası ile Süper Kupa idi. O gün kendisine yönelik sözlere karşı verdiği örnekler medyada bazı kişiler tarafından ağır eleştirilmişti. Milli Takım'a alınmaması gerektiği, kadroya çağrılsa dahi kaptanlığın ona verilmemesi gerektiği dile getirilmişti. Emre eleştirilirken sürekli İsviçre maçı sonrası yaşananlar, Newcastle'daki ırkçılık suçlaması hatırlatılmıştı. Bu eleştiriler yapılırken Emre'nin üstünde Newcastle forması vardı ama altında hala "G.Saraylı" kimliğini taşıyordu.
TERİM NEDEN YIPRATILDI?
Benzer bir şekilde; Fatih Terim de Milli Takım'da görev yaparken hep Galatasaraylı kimliği yüzünden yıpratıldı. Bu konuda tabloya renkli gözlükleriyle bakanlar, ülke futbolunun 2000'den bugünlere kadar kulüp ve Milli Takım düzeyinde yakaladığı başarıların altında Galatasaray'ın olduğu gerçeğini de görmediler, görmezden geldiler. 2002 Dünya Kupası üçüncülüğünü yakalayan kadroda tam 12 Galatasaraylı oyuncu vardı. Çin, Japonya ve Senegal maçlarının kadrosunda UEFA şampiyonu olan takımın oyuncuları görev yaptı. Taffarel'in yerine Rüştü, Popescu'nun yerine Alpay, Hagi'nin yerine de Yıldıray oynadı. Bundan rahatsız olanlar başarıyı küçültmeye çalışıp "Hiç Avrupa takımıyla oynamadık" dediler. Oysa ki, Dünya Kupası'nı alan Brezilya ile iki kez karşılaşma talihsizliğini yaşadığımızı, bizim grubumuzun hem şampiyon hem de üçüncü çıkardığı gerçeğini gözardı ettiler. Sanki her Dünya Kupası'na katılıp başarılar kazanan bir ülkeydik! Dünya Kupası'nı üç kez kazanan Almanya bile, üstelik kendi ülkesindeki üçüncülüğünü nasıl kutlamıştı; hatırlayın.
Emre Belözoğlu, Fenerbahçeli kimliğine bürününce Galatasaraylı kimliğini taşıdığı dönemde yapılan eleştiriler bir anda yumuşadı. Fenerbahçe'de özellikle geçen sezon yaptığı hareketleri Galatasaray'a dönüp de yapsaydı büyük yetenek ve bir lider olduğuna inandığım Emre'nin futbolu bırakması için kampanyalar açılırdı. Bence eleştiriler, formaya göre yapılmamalı.
Christoph Daum, Galatasaray derbisi sonrası basın toplantısında, "Çoğu kişi Galatasaray'da en değerli oyuncunun Arda olduğunu söylüyor ama bence Galatasaray'ın kilit oyuncusu Keita'ydı. Arda çok iyi futbolcu ama Keita çok daha değerli bir futbolcu. Tabii bonservis bedeline bakacak olursak daha değerli olan Arda'dır" dedi. Keita-Arda kıyaslamasının maç analiziyle ilgisi var mı?

DAUM'UN ELEŞTİRİ AHLAKI
Daum'un "Arda transfer edilse karşı çıkmam. Geleceği olan bir futbolcu. Ama ben hemen sırtına formayı verip ilk 11'de oynatmam. Uzun süre kulübede benim yanımda oturur" sözlerini de Alaattin Metin'in kaleminden okudum. Alaattin Ağabey yönetime yakındır; yazdıysa doğrudur.
Bu açıklamaların iki hedefi var. Biri Arda'yı yıpratmak; ki bunu Fenerbahçe uzun süredir başarıyla uyguluyor. Galatasaray yönetimi de seyrediyor. Buca maçında gördüm; Galatasaray taraftarı da bu tuzağa düşüyor. İkinci hedef ise G.Saray takımına nifak tohumları sokmak. Yerli-yabancı yıldızlar arasında kavgaya zemin hazırlamak.
Daum'a soruyorum: Türkiye'de bunca yıl çalıştın. Türk futboluna kazandırdığın bir tane genç var mı?Hep gelip hazırların üzerine konuyorsun. Bir de Kazım'ı santrfor oynattın diye övünüyorsun. Onu Brezilya hazırlık maçında santrforda oynatan, en kötü dönemlerinde kazanmak için sahip çıkan Terim değil miydi? İstanbul'daki Chelsea maçında Zico Kazım'ı forvet oynatmadı mı?
Bir yandan İstiklal Marşı'nı söyleyerek şirin gözükmeye çabalıyorsun. Bir yandan da Türk Milli Takımı'nın geleceği olan Arda'yı "Benim takımımda yedek oturur" diyerek aşağılıyor, psikolojisini bozmaya çalışıyorsun. Ben bir Türk vatandaşı olarak benim ülkemin bir oyuncusuna takındığın tavırdan dolayı seni kınıyorum. Rijkaard'ın derbi sonrası sözlerini eleştiriyor, "Yenilgiden sonra büyüklük göstermenin ne kadar zor olduğunu biliyorum" diyerek ahlak dersi vermeye kalktın. Senin Arda ile ilgili açıklamaların bir teknik direktör olarak çok mu ahlaklı?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA