Haluk Bilginer'in önünde bir kere daha şapka çıkardım..
Bu adam oyuncu.. Gerçek oyuncu.. Öyle tipine uygun bir şey yakalamış gitmiyor.. Her defasında bambaşka bir tip olarak çıkıyor karşıma.. Her defasında beni "O" olduğuna inandırıyor..
Sinemada izledim.. TV dizilerinde izledim. En ağır dramalarda, müzikallerde izledim.. Olmaz böyle şey..
Bilginer bu ülkenin gururu sanatçılardan biri..
Bu yıl onu iki filmde seyrettim. Birinde, Amerikan filminde, Berlin'e karargah kurmuş bir Türk eroin kaçakçısı mafya liderini oynuyordu..
İkincisi Firuze'de şaşkın bir kaset yapımcısını..
Bu ikisinin birbiri ile ilgisi var mı?..
Ama ikisinde de Bilginer, alkışlık kompozisyonlar çiziyordu..
Firuze'den aklımda kalanları düşünüyorum da..
Filmin belki de en büyük yanlışı, harika fragmanı idi.. Öylesine beklentiler içine sokmuştu ki beni, cumayı zor ettim..
Hayal büyük olunca, hayal kırıklığı da büyük oluyor..
Firuze beklentilerimi karşılamadı.. Film olarak beni sarmadı.. Fazla gürültüsü ile hatta kafamı şişirdi desem yeridir.
Aslında sürükleyebilecek bir konu fazla dağıtılmış.. Absürd bir film desem değil. Normal desem hiç değil.. İki cami arasında beynamaz..
En önemlisi.. Fazla uzun.. Bitmek bilmiyor.. Uzayınca da tekrarlar başlıyor.. Öf ki öf!..
Esas oyuncular genelde iyi.. Ötekiler felaket.. Yönetmen üzerlerinde durmamış bile..
Cem Özer bir kez daha iyi oyuncu olduğunu kanıtlıyor.. Özcan Deniz de öyle.. Delikanlı oyunculuk açısından da iyi kumaş..
Demet Akbağ fazla rol kesiyor.. Çok ağdalı, çok teatral oynuyor..
Film Erol Büyükburç'tan Müslüm Gürses'e bir Türk pop müzik festivali gibi.. Hemen herkes var da, filme adını veren Sezen Aksu yok.. Neden acaba?.. Kandıramamışlar mı Sezen'i..
Firuze konusunda sizlere tavsiyem yok.. Kararınızı kendiniz verin..