Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Aşklar var unutulmamak için..

Nasıl güzel, ama nasıl güzel bir geceydi.. Ve de nasıl şiirsel.. "Tabii şiirsel olacak. Şiir gecesiydi zaten" demeyin..
Şiiri sunmanın da bir şiirselliği var.. Bunu da Birkiye kardeşler başarıyor işte.. Atilla olanı seçiyor.. Mehmet olanı sahneliyor..
Ve sahnede dört muhteşem sanatçı.. Okumuyorlar, yaşıyorlar, aşkı ve şiirini.. Tilbe Saran, Metin Belgin, Hakan Gerçek, Hümay Güldağ..
Arkada piyano.. Başında Serdar Yalçın.. Yanı başında Likoslar.. Tenor Hüseyin, soprano Deniz Erdoğan.. En güzel aşk şarkıları için..
Ayşe Arman yanımda olsun istedim, daha başlarken, daha Tilbe, Nazım okurken..
"Yani sen elmayı seviyorsun diye
Elmanın da seni sevmesi şart mı?
Yani Tahir'i Zühre sevmeseydi, artık
Yahut hiç sevmeseydi
Tahir ne kaybederdi Tahirliğinden?"
Hani tartışıyoruz ya Ayşe'yle, yıllardan beri.. Hani ellerime kelepçe vurup elinde copla tepeme dikildi ya, "İtiraf et" diye.. Ama ettiremedi..
Aşkın ille de iki taraflı olmasının gerekmediğini söylerim ya hep.. "Sevişmeden aşk olur mu" der ya, Ayşe..
Harika.. Harika.. Harika bir gece geçirdim İş Sanat'ta.. Aşkın şiirlerini bir daha dinledim, Sevgililer Günü dolayısıyla.. Ve bir kez daha anladım ki, Sevgililer Günü'nü yaşamak için insanın sevgilisi olması gerekmiyor.. Sevmesi yeterli..
Seviyorsan gün senin.. Elmanın seni sevmesi şart değil..

***

Esas Sevgililer Günü, yani pazar gecesi, Ertekin'de, Marina'daydık.. Hani "Yalnızlar Gecesi" düzenlemiştik ya.. "Herkes çift çift rezervasyon yaptırırken, 'Tek' kalanlar için bir gece" demiştim ya Ertekin'e..
Gözlerime inanamadım.. Yalnızlar Gecesi'nde kalabalık kadınlarda.. O gece Ertekin'de erkek başına, dört beş kadın düşüyor.. Oysa tam tersini düşünürdüm, bunca yaşıma ve deneyimime rağmen.. Hele yalnız gelen erkek nerdeyse yok. Oysa kadın kadına gelenler tonla..
Hem de nasıl genç, nasıl güzel kızlar var etrafta..
Yahu bunlar nasıl yalnız olur?.. Bunlar yalnız olursa, kim, kimi nasıl bulur?..
Ertekin ev sahibi.. Bunca yalnızı ağırlamak için konsomatrise döndü, o masa, bu masa arasında..
Ben erkenden kaçtım.. "Yarın iş günü, sabah yazı yazacağım, öğleden sonra televizyon çekimim var" bahanesiyle.. O "Rabbena, hep bana" diyen Ertekin "Nereye gidiyorsun, beni tek başıma bırakıp" diye ağladı hayatında ilk kez, anlayın..
Niye yalnız gençler?.. Niye?..
***

Fatih Altaylı da Sevgililer Günü'nü sevmezmiş.. Aynen şöyle yazmış, 14 Şubat sabahı köşesinde..
"Palavra gelir bana.. Sevgiliye senede 1 gün. Tam palavra. Sevgiliye ayrılması gereken zaman aslında bir ömürdür.."
Peh.. Peh.. Peh!..
Breh.. Breh.. Breh!..
Harika değil mi?.. Peki nasıl bitiyor "Sevgiliye bir gün tam palavra" diye başlayan yazı..
"Pazartesi günü yazı yok. Çünkü bugünüm sevgilime.."
Sevgili Hande,
Sen ki Aşka Şeytan Karışır diye muhteşem bir romanı yazıp, yüz binlere okutmuş kadınsın.. Çaktın değil mi?.. Bu numaraları yemezsin, değil mi?.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA