Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Tecelli'den Abuzittin'e mektuplar

Abuzittincim,
Akdeniz kıyılarında ufak bi tur attıktan sonra köyümüze döndük.. Döndük de aklım Patara'da kaldı. Patara biliyorsun, doğal açıdan Türkiyemizin en güzel yerlerinden... Yalnız doğa değil, tarihi açıdan da çok zengin bi beldemizdir.
Baktım hummalı bi kazı çalışması var. Asırlardır kumların altında kalan eserler yeryüzüne çıkartılıyor. Bunlardan biri de dünyadaki ilk parlamento sayılan Likyalılar'ın senatosu. İlginç bi yapı.. Gelecek yıl burada, zamanımızın önde gelen parlamenterlerinin katılacağı uluslararası bi toplantı düzenlenecekmiş. Çok ilginç olur herhalde.
Dünyanın en eski deniz feneri de Patara'da. Ayrıca, hemen hemen, dörtte üçü ayakta kalabilen dev bi tiyatro binası... Antalya Üniversitesi'nden Fahir Işık ve ekibi, topraklar altında uyuyakalmış tarihi insanlığa armağan etmek için çalışıyorlar. Daha böyle bilmediğimiz ne kadar çok medeniyet, kumlar, kayalar altında keşfedilmeyi bekliyordur kim bilir?
Patara deyince eşsiz benzersiz kumsalı, tabii ki es geçilemez. Akdeniz'in, doğası bozulmamış, en uzun plajı burası. Ben, Patara'nın kumunu Sedir Adası'nın kumundan daha çok beğeniyorum. Üstelik Sedir sahillerindeki kum birkaç yüz metre kare içinde sıkışmış kalmış. Patara sahillerinin uzunluğu 18 kilometre. Burasının bi özelliği de 200 kilo ağırlığındaki caretta carettaların binlerce kilometre uzaktan gelip Patara kumlarına yumurtalarını bırakmaları. Aklımın almadığı, 20-30 yıl sonra gene aynı kaplumbağanın, gene 1000 kilometre kat ederek aynı kumsala gelip aynı yerlere yumurtasını bırakması. İki sene önce gittiği adresi zar zor bulabilen bi adam için bu gerçekten akıl almaz bi şey!
Patara plajının birkaç kilometre gerisinde Patara köyü var. Plajı yabancı turistlerle doluyken Patara'nın kendisi çok sessiz, çok sakin. Oteller bomboş, lokantalardaysa bir veya iki kişi, ya var ya yok! Hayret bi durum, burada turizm tamamiyle bitmiş. Hadi bu sene, özellikle yerli turist açısından zayıf geçiyor, ama Patara gibi bir yerde bu kadar da olmamalı kardeşim.
Patara'da dikkatimi çeken başka bi şey daha oldu. Plaj kısmına geçiş parayla. Normal.. Normal de, o kumsalda şemsiye almadan bi dakika bile duramazsın. Şezlong da almalısın ki denize giresin, üstündekileri koyacak bi şey lazım. Veya oturacan, kalkacan her neyse.. Bunlar da hep paralı. Paralı olunca da ortaya şöyle bi durum çıkıyor; 4 kişilik bi aile Patara plajına gitti mi, iki adet de gazoz mazoz içse, 40 veya 50 lira Abuzitincim. Bu yabancılar için, ki onlar da kılı kırk yarıyorlar, fazla bi para değil ama bizler için pahalı. Buna Turizm Bakanlığı'nın bi çare bulması lazım.
Hele gidenler kafede oturup karınlarını doyurmaya kalktılar mı, asgari ücretin neredeyse beşte biri gitti. Ne o, ailece hafta sonunu Patara'da geçirmeye geldik. Çok para.. Kendi ülkemizde kendi turistimizi kazıklıyormuş gibi bi durum var. Zaten yerli turizm açısından eksilerdeyiz.
Önümüz Ramazan, arkasından referandum.. Sonra da okullar açılıyor. Bu demektir ki Abuzittincim, bi süre sonra bi çok yer Patara gibi olacak !
Münasip yerlerinden öperim.
Kardeşin Güneş
Tecellister@gmail.com

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA